canım sıkkın olduğunda sürekli oyun oynuyormuşum onu farkettim geçenlerde.. bir hafta içinde mario tarzı atlamalı zıplamalı bir oyunu 3 defa bitirince artık yeni oyunlar bulma zamanı dedim..

2600 tane atari oyunu buldum şimdi..1983 yapımı çoğu.. küçükken alt kata kaçıp mario oynayışımız geldi aklıma..annemler ben çok meraklı olduğum için kızardı.. kaçıp yine oynardık.. nasıl olduğunu hala bilmediğim şekilde üst kattaki evimizde hatta yan binadaki komşularımızda bile kanal araması yapıldığında bizim atari ekranı görünürdü.. antenlerin ayrı olduğunu söylememe gerek yok sanırım.. belki bu genel birşeydi bilmiyorum..

aklıma takılan bir şeyi sormak istedim belki bir bilen vardır..

bir tank oyunu vardı.. ortada korumamız gereken bir kartal heykeli vardı.. yanılmıyorsam 20 tane tank vardı vurmamız gereken.. o tankları vurdun mu bir sonraki level a geçiyordu.. oyunun içinde bazen ödüller çıkıyordu kartalın etrafını granit yapan ya da seni dokunulmaz filan yapan.. o oyunun ismini hatırlayabilen varsa çok minnettar olurum.. o oyunu bulabilen olursa en şahane en süper insandır gözümde.. hadi bi el atın yahu.. sizin de bana işiniz düşer :P

placebo çalınıyor tam bu anda kulağıma.. protect me from what i want.....


sonradan gelen edit: oyunu buldum ismi tank mış :)

Alone

yıllaaarrr yıllar önce sLn kod adlı vudu hatunu pası bana atmıştı benim de topu ağlara yuvarlayıp gool diye bağırmam gerekiyordu.. ama ben ne yaptım topu aldım kendi etrafımda döndükçe döndüm döndükçe döndüm taa ki bugüne kadar.. sıra geldi yuvarlamaya ama şöyle bir sorunumuz var..

"filmi unuttum"

ikizler vardı ve biri ölmüştü onu hatırlıyorum :P ehmm baştan başlayalım hatırladım filmi..



efendim ilk filmimiz sLn şahsının bahsettiği gibi shutter idi.. gayet de beğendik kendilerini.. dedik ki madem bu yönetmen kardeşimiz güzel bir film yapmış bunun devamını da getirmiştir.. bu vesileyle bu da tayland yapımı olan ikinci filmimiz alone u izledik..pek de beğendik kendilerini.. aşk, kıskançlık, gerilim, nefret, kötülük, iyilik hepsi içiçeydi..



kızlarımızın isimlerini unuttum hemen imdbden bakıyorum..pim ve ploy imiş.. lise çağına kadar yapışık olup sonra ayrılan kardeşlerin öyküsü anlatılıyor filmde..



diğer filme nazaran fazla duygusal ve fazla hareketli oluşu dikkatlerden kaçmıyor.. korku adına aradığınızı belki bulamıyorsunuz ama yine de gerilimi ile sizi kendine çekiyor ve özellikle bir kısmında "vayy" "anaaa" "hobaaa" "yuhhh" gibi şaşırma ünlemlerinden size uygun olanı kullanabiliyorsunuz..



testere 1den beri ters köşe yapan filmleri çok sevmişimdir.. belki daha önce seviyordum ama hatırlamıyorum.. özellikle prestiji de sevme sebebim bu kısım olmuştur.. filmin başından sonunu çıkarabildiğiniz romantik komedileri, sonunda her seferinde Dünya'nın ya da sadece Amerika'nın kurtarılacağını bildiğiniz felaket içerikli aksiyon filmlerini ya da ne bileyim sonunda kötü adamların kaybettiği ve benim inandığım kötüye birşey olmaz lafının çiğnendiği macera filmlerini daralarak hatta arada molalar vererek izlediğimi söylemeliyim :)



japon yapıyor kardeşim der yurdum insanı yeni bir elektronik eşya gördüğünde.. bunun yeni uyarlaması korku filmlerine olacak sanırım.. zira son zamanlarda izlediğim en güzel korku filmleri çekik gözlü kardeşlerimize ait.. (tam bu sırada metrodaki Hiro Nakamura kardeşimize selam ederim.. yanımdakilere kime benzediğini anlatana kadar kendisi de anladı sanırım sırıttı uzun süre.. demek tek benzeten ben değilim :D kendisine burdan YATTAAAA!!!! demek istiyorum müsadenizle)



hollywoodtan nefret etmemi sağladılar artık.. özellikle köy, mumya evi gibi absürd filmlerden sonra.. birbirlerine çok benzediklerinden dolayı ayırt etmem uzun sürüyor ama konuya bağlanınca sizi etkilemeyi başarıyor..



ayırt etme deyince aklıma geldi.. 2 ya da 3 sene önce internette dolaşan meşhur göze kezzap dökülme v.s videosu vardı japon yapımı olduğunu anımsadığım..videoyu başından sonuna kadar izlememe rağmen hiçbir şey anlamamıştım.. ablanın yüzüne kezzap döküldü nasıl hayatına devam ediyor o nasıl orda o nasıl burda diye sorup sorup durmuştum.. meğer videoda bir sürü insan varmış ben hepsini iki kişiden ibaret sanıyormuşum..video biraz da kalitesiz olunca hiçbirini seçememişim.. mevzuyu anlayınca çok gülmüştüm kendime.. öyle işte...



bugün tvde dünyanın en sevimli yaratığını gördüm.. izlemediğim bir yarışmayı izledim onun sayesinde.. nazar değmez umarım dünya sevimlisi şeye :) Allah hepimize bundan bir tane nasip etsin =) görüntüyü videodan caps aldım kötü çıkmışsa bütün videoyu buradan görebilirsiniz:

http://www.medyafaresi.com/index.php?hid=17075&cid=3

bu da benim aldığım caps;








bugünkü yazımızın da sonuna geldik sevgili okurlarım (havaya da girdim :P) artık kötü olan şeylerden bahsetmekten vazgeçtiğim için bahsedebilecek iyi başka bir şeyim yok.. bu sefer de böyle olsun diyelim ve yazımızın burada sonuna gelelim.. yeni tanıştığım bir arkadaşımın da dediği gibi peygamber sabrı varmış bende.. bakalım nereye kadar etkisini gösterecek.. sevgiyle kalın efenim..



hayat eskisi gibi değil
hiç canım istemiyor düşünmek
hiç canım istemiyor yürümek
sadece sessizliği duymak isterdim

neden uçup gidemiyorum?
neden bağlı kanatlarım?
neden saat hiç durmuyor?
ve nedenler hiç rahatlatmıyor?

bir yaz günü, bir yaz günü

hiç açıköğretim sınavına girdin mi??

evet şarkının böyle olmadığnın farkındayım ama ölümü düşünmenin yazı kışı olmaz teoman abimiz saçmalamış ben de mantıklı bir hale getirdim (H)

neyse saçmalıklarımı geçersek konunun ne olduğunu aşağı yukarı anladınız sanırım..

muhasebe-matematik-hukuk ==> açıköğretim bütünlemeleriiiiiiiiiii

günlerce içim sıkıntı oturtan, sahura kadar trt4 videolarını izlemek zorunda bırakan aptal sınavlar silsilesi..

3ü gitti 1i kaldı.. hayatımda ilk defa bir sınavda son 3 kişiye kaldım.. muhasebe sağolsun 8-)

efenim insanlar kendilerine ya da başkalarına şiddet eğiliminde olabiliyorlar.. sadist, mazoşist gibi kavramlar bulmuşlar değerli büyüklerimiz bu konular için.. mazoşizmin tavanlarındayım ben de..

senin neyine gerek açıköğretim zeka geriliğine sahip blog yazarı kişisi.. oturup kuzu kuzu kendi bölümünü okusana.. sabahın köründe en oruçlu halinle kalkıp sınava koşturmak da neyin nesi..

tek amacım 4 sınavın 2sinden geçmek.. gelecek sene için kendime güvenmiyorum ama en azından 1. sınıfı geçmiş olucam.. tam bu noktada dualarıma amin derseniz dünyanın en mutlu kişisi olurum çok değerli blog okuları.. demezseniz de sağlık olsun napalım :P

sınav konusunda çok bahtsızımdır.. össde yanımda oturan çocuk soruları dudaklarını kıpırdatarak okuyordu ben tam cinnet içerisinde türkçe kısmını bitirdim o matematiğe mi geçti naptı bilmiyorum kapadı çenesini.. hayır kafa atmadım sakin bir insanım ben..

ydsyi hatırlamıyorum muhtemelen sakin geçmiştir vukuat olsa hatırlardım.. açıköğretimin vizesinin ilk gününde önümdeki abla sağolsun deli gibi ayaklarını sallıyordu.. bilen bilir ben de sallarım çok fazla ama abla eroin krizi geçiriyor gibiydi.. soruları okuyamadım mide bulantımdan..

finallerde ise önümdeki genç arkadaşım yaklaşık 1-1,5 mm genişliğinde siyah beyaz t-shirt giymişti.. sağolsun arkaya her yaslandığında gözlerimi kamaştırıyordu.. hipnotize olmaktan korktuğum için cevap kağıdını filan yukarı kaldırdım bir ara..

finallerin diğer gününde ise en öndeydim..sorun değilmiş gibi görünüyor değil mi? sorunların en büyüğü aslında.. 2 tane görevli arkadaşımızdan birinin bütün şahsi problemlerini biliyorum.. yalnız diğer arkadaşına kimseye söyleme dediği için sizle paylaşamam.. üzgünüm... prensiplerim var..

bugün de önümdeki "olgun" ablanın saçları olduğu gibi sırtındaydı.. ve benim en takıntılı olduğum şeydir kıl.. bi ara çaktırmadan kalemle hepsini düşüreyim diye düşündüm ama yakalanırsam ne söyleyeceğime dair hiçbir bahane bulamadım ve vazgeçtim..

zaten bahtsız bir insan olmuşumdur hayatım boyunca.. dünyada benden başka örnek var mıdır ki körüklü otobüste ilk kapıyla ikinci kapının ortasında düz ayakta duruyorken sırılsıklam olsun.. hayır efendim camdan filan gelmedi alttan geldi.. bilen bilir körüklünün 4 hali vardır..

yeni yeşil uzay aracı görünümüne sahip olanlar, eski yeşiller, nisbeten yeni kırmızılar ve en kötü olan 1983 yapımı filan olduğunu duyduğum kırmızılar..

tahmin etmesi imkansız değil herhalde ben en sonuncudaydım..aşırı yağmur yağıyordu.. yanlış hatırlamıyor isem otobüse bineli 5dk bile olmamıştı.. lise zamanı olduğu ve sabah erkenden çıktığım için otobüs en kalabalık halindeydi.. güzel güzel yolculuğumuzu yapıyorken araba su birikintisinden geçti o sırada otobüslerin altında olan kapakımsı şeylerden biri kalktı ve bütün su benim üzerime..... dolu otobüste, insanlar yan yanayken yanımdakilere damla gelmez iken bütün su benim başımdan aşağı döküldü.. sanırım belediye uykusuz olduğumu farkedip yeni servisini benim üzerimde denedi.. ben sinirlenince de yapım aşamasında kaldırdı sistemi..

eğer inanmayan, yok canım diyen varsa ayrıntı verebilirim ama yazı çok uzun oldu sıkılacaksınız okurken :D

velhasıl kelam (evet evet blog yazarı Arapça da biliyo :D) şanssız bir insanım bu konularda.. ama tek bi konudaki şansım hepsini bloke edebiliyor =) öle işte..

gün geçmiyor ki yeni bir okurum olduğunu öğrenmeyeyim.. her öğrendiğimde ayrı bir utangaçlık hali her öğrendiğimde ayrı bir mutluluk.. sağolun varolun efendim eğer buraya gelene kadar okmaktan sıkılmadıysanız cennetliksiniz :D ben Türkiye-diaspora maçına bakmaya gidiyorum sınava çalışmadan önce.. hayırlı haberler alırız inşallah..

dip not: canım aplam haklıymışsın yahu.. dünyanın en sinir bozucu haliymiş.. artık hiçbişey yapmamaya karar verdim ya da kendi içimde yapmaya..


edit: bir yaz günü bir yaz günü hiç bu kadar üşüdün mü?
rüzgar gülü rüzgar gülü hiç ölümü düşündün mü?

imiş şarkı yanlış biliyormuşum.. rüzgar gülüne ölümü düşündün mü diye sorması da yeterince saçma ama benim hatamı telafi etmiyor :D kusura bakma okuyucu ya teomanı hiç sevmem zaten :D