mimm

sLn hanım yine bizi mimlemiş.. bu sefer üşenmeden eğer bilgisayarım da izin verirse (donmazsa) ben de yazayım istedim..

insanın kendi garipliklerini anlatması da başlı başına garip değil mi? ben bir şey yapıyorsam bana göre normaldir.. başkalarının ne düşündüğü neden önemli olsun ki? neyse başlıyorum..

en küçük şeylerde anlam ararım..etrafımda gördüğüm turizm, pastane, apartman, bebek ürünleri satan mağaza ve hatta damperli kamyon markasının aynı olması olayın sıradanlıktan çıkarsa da sabah çıkarken gördüğüm aracın plakası yolda giderken dilime takılan şarkı v.s nin bir anlamı vardır bana göre..

özellikle rüyaların bilinçaltı olduğuna kesinlikle inanmam ve mutlaka ordan çıkarmam gereken bir mana olduğunu düşünürüm..

aslan kadını olmanın yan etkilerinden biri olarak dağınık olmayı pek bi severim.. masanın üstündeki çikolata kağıdı bazen beni aylarca rahatsız etmezken bazen sinirlenip her şeyi bir anda düzenleyebilirim..

bir an çok sevdiğimi düşündüğüm bir arkadaşımı hiç sevmediğimi, hatta konuşmak bile istemediğimi hissederim.. çok büyük şeyler yapması da gerekmiyor bazen diğer insanlar için küçük olan şeyler benim için çok büyük olabiliyor..

sıkılırım.. çok sevdiğim, olmasını çok istediğim bir iş olmayacak gibiyse oracıkta bırakırım.. kılımı kıpırdatmam bir daha olması için.. mermeri delme olayını hiç yaşamayacağım sanırım bu yüzden =))

insanları kolay silemediğimi sanırım.. ama bir andan sonra bir bakarım ki o insan bende safra halini almış.. adını duymam bile yüzümü ekşitiyor.. dengesizim sanırım..

yanlış şeyler yaptığımda işlerimin ters gideceğini düşünürüm.. bu yanlış şeylerin çok büyük şeyler olması gerekmiyor.. birine çıkışmam, biriyle tartışmam hatta sınavda kopya çekmeye çalışmam bile olabilir..

ters giden işlerin ise genellikle temelinde Fenerbahçe vardır.. maç günleri kızdırdığım varsa mutlaka gönül alan mesaj atarım.. geçen maç yaptığım yanlış bir şey varsa bu maç asla tekrarlamam..

deli gibi futbol sevmeme rağmen rakip takımdan birileriyle futbol konuşmaktan nefret ederim.. söyleyecekleri en ufak sözde kendimi kontrol edemeyecek gibi hissederim.. hatta kendi renkdaşlarımla bile futbol konuşmayı sevmem.. futbol konuşulmalı, izlenmeli ve geçilmelidir bana göre..

garip insanım vesselam.. ama şimdilik bunlar geldi aklıma.. yenisi olursa aşağı eklerim.. mutlu kalın efendim :P




KAMYON ARKASI YAZILARI YASAKLANIYOR!

Meclis'te 25 Kasım Salı gününden itibaren Ticaret Kanunu Tasarısı ele alınacak. Ve bu tasarı "Kamyon Edebiyatı"nın sonu olacak... Artık kamyonların arkasında gördüğünüz esprili ve felsefi yazılar fotoğraflarda kalacak.

İŞTE ARTIK GÖREMEYECEĞİNİZ KAMYON ARKASI YAZILARI;






TATİLDEN Mİ ŞEKERİM




FİREDİNİN KABUSU





KLİBİMDE OYNAR MISIN?










YANNIZ KOBOY FIRAT



HATALIYSAM ARAMIZDA KALSIN


OTOBÜSÇÜ DEĞİLİZ Kİ HOSTESİMİZ OLSUN, TAKSİCİ DEĞİLİZ Kİ MANİTAMIZ OLSUN. BİZ DE SEBZECİYİZ ARKADAŞ YOLUMUZ AÇIK OLSUN










MAZİYE BAKMA MEVZU DERİN








KAMYON ÇEKER 1020 TON, GÖNLÜM ÇEKER PARİS HİLTON







YAŞAMAK BUYSA ÜSTÜ KALSIN





HATALIYSAM LÜTFEN BİRE BİR GÖRÜŞELİM
REAL MARDİNLİ
ALIRIM ANAHTARINI RAHMETLİ BABAN DA SOLLARDI
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YADA GÖZÜME GÖRÜNME
EZDİRMEM SANA KENDİMİ
bunu da çözdük mü hepimizi çok güzel günler bekliyor hamdolsun 8-) ülkenin en büyük problemiydi kamyonların arkasında yazılanlar.. sayelerinde kurtuluyoruz.. sıradaki icraatların araçlara cd asılmasını engellemek, kamyonda kafasını sallayan köpekler varsa kafalarını koparmak benzeri şeyler olmasını bekliyoruz.. biri küresel ısınma mı dedi? ekonomik kriz? işsizlik? sistemlerdeki çarpıklıklar? zamlar? enflasyon?
bizde öyle sorunlar var mıydı ki 8-)

sayıklamalarım

yok olacaktım.. olmadı.. gene bir şeyler zırvalayayım istedim.. arka arkaya üzücü haberler alıyorum.. hayaller, heyecanlar ve hayal kırıklıkları.. dibine kadar değişen insanlar..

ağzımı açıp kimseyle konuşasım yok.. şartlar zorluyor iletişime.. ben zorlanmak istemiyorum.. hayat bana sıkıntılı tarafını gösteriyor sık sık..

hiç kimseyle ilgisi yok durumun, açıkçası kimse de umurumda değil ama güzel şeyler olsun istiyorum bir süre.. etrafımdan güzel haberler alayım, vizeleri güzel şekilde halledeyim, kimse ölmesin, kimse hastalanmasın, herkes huzur ve kardeşlik içerisinde yaşasın filan istiyorum..

tevazu gösteremeyeceğim konulardan biridir insanları karşılıksız ve çok sevmem.. o yüzden çevremden mutlu bir haber alınca ben daha mutlu oluyorum ya da tam tersi.. insanların beni sevmiyor oluşu kendi problemleri değil mi ;)

dün akşam diskokralını izlerken idiotic ablalarla ilgili yazı yazmaya karar verdim.. moduma girdiğim zaman yazacağım inşallah..

yine başka şeyler yapmak isterken bambaşka şeylere yöneliyorum.. yine amaç sorgulaması yaşıyorum.. yine insanların davranışları karşısında şaşırıp kalıyorum..


midem bulanıyor..

aralıksız..

an be an..

bir şeyleri birilerini gördüğümde kat be kat daha fazla..

kusmak istiyorum.. içimde her ne varsa hepsini çıkartmak.. her şeye sıfırdan başlamak belki.. ya da sıfıra kazık kakmak..

insanlar aksiyon filmlerinde olaylar geliştikten sonra neden kusar anlıyorum artık..

fazla gizemli oldu ben bile sıkıldım yazarken.. okuyanlar da sıkılacak belli oldu :) bu sefer de böyle olsun :)

2 kart daha aldım.. en kısa zamanda postcrossing blogumu açacağım inşallah.. her gün her an kart almak istiyorum.. ama ben yollamak istemiyorum.. bu bir çelişki mi 8-) öyleyse de kime ne! :))

failin mechulün

yokum.. uzun süre.. vize haftalarım ve bilgisayar bozuldu.. yazı yazacak kadar net başında olmam sanırım.. kendinize iyi bakın.. yapmazsınız ya özleyin yine de..

başlık kesmeşekerin bir şarkısı.. konuyla ilgisi yok.. canım yazmak istedi işte..

play it..play as time goes by..

zor ve yoğun bir haftasonu geçiriyorum.. tabi keyfi yoğunluklar ama en az hayat kadar bunlar da yoruyor insanı..

cuma "güneşin oğlu" izlendi.. cumartesi haftalardır hazırlanılan yakın arkadaşımızın nişanına en grip halimizde kısa kollu kıyafetlerle gidildi.. bugün ise aylık geleneğimiz olarak sadabad sahnesiyle kavuştuk, bol bol özlem giderdik :)

hayatta en keyif aldığım yerlerden biridir tiyatro.. hani şu sinema mı tiyatro mu sorusunu sorarlar ya ben çok gülerim ona.. hele bi de sinema tabii ki efektler başka nerde var diyenlere gülerken ağzımı bile kullanmam..

bu ayki seansımız "Tekrar Çal Sam" idi.. Oyuncular Şehir Tiyatrolarını takip eden insanlar için hiç de yabancı değildi.. Lüküs Hayattan hatırladığımız Arda Aydın, Sezai Aydın; defalarca oyununu izlediğim Emrah Özertem, Sevinç Erbulak..

gayet başarılı bir iş çıkarmışlar.. keyifli 2 saat geçirmemize sebep oldu oyun.. Humphrey Bogart'ın Casablanca filmi gösteriminde söyledikleri hala aklımda..

"onun yanında olmazsan pişmanlık duyacaksın.. beki bugün değil.. belki yarın değil.. ama bir gün mutlaka.."

işin en ilginç kısmı filme dair başlıkta sözünü yazdığım şarkının bir kısmı çalındı ve ben eşlik ettim.. hayatımda hiç dinlemediğim ingilizce bir şarkıya eşlik ettim.. hala bilmiyorum nerden bildiğimi.. belki 1942 yılından sonra ölüp reenkarne olmuş bir bedenim (tööbeee) belki de şarkıları tamamlama "gift" im var.. çözemedim..

insanların benim yaptığım şeylerle benden mütevellit ilgilenmesinden hatta benim kullandığım kelimeleri kullanmalarından rahatsız olurum genelde.. herkes kendi ilgi alanını, ilgi alanlarıyla ilgili yerleri/siteleri/ürünleri/v.s leri kısacası benliğini kendi bulmalı bana kalırsa.. benden bir şey beğenildiğinde oyuncağını vermek istemeyen küçük kız kıskançlığına bürünüyorum.. o yüzden bu konuda dürtüldüm mü ters bir insan olabilirim haberiniz olsun ;).. ama tiyatro mevzuu hariç..

bugün oyun başlayana kadar salon çok boştu.. kapılar kapanıp oyun başladıktan sonra da içeri gelenler oldu da sonradan doldu.. üzüldüm bu duruma.. mekanikleşen dünyadaki mekanik olmayan nadir şeylerden tiyatro bu kadar az ilgiyi haketmiyor diye düşündüm.. keşke her koltuğa yetip doldurabilsem gibi manyakça düşünceler içerisine de girdim :D o da benim manyaklığım olsun..

manyak demişken.. bu günlerde etrafımdaki manyakların sayısı arttı.. daha ne kadar sûkunetimi muhafaza edebilirim bilemiyorum.. ama kendimi şaşkınlıkla izliyorum =))

son söz; bize oyun başlamadan beatles, sting, cat stevens v.s çalan, bizden sıcak çayını esirgemeyen Kağıthane Belediyesi'ne teşekkür eder şükranlarımızı sunarız efendim :)

!'^+%&/()=?_-*}][{$#

Gerçekten de bir cinnet herşeyi hallediyormuş yahu.. Dondurmam Gaymak'taki abimize hak veriyor, yazanı sevgiyle kucaklıyorum.. şimdi baktım Yüksel Aksu'ymuş..

Yaşasın getirmek fiiliyle mi geçirmek fiiliyle mi kullanıldığına karar veremediğim cinnet!!


"hiçsin!"

Cenneti Beklerken'i beklerken

efendim gösterime girdiği zamandan itibaren bu filmi izlemek istiyorum.. bunun çeşitli sebepleri var ama bana kalsın :D

nihayet google vasıtasıyla indirmovie diye bir sitede buldum.. normalde en son başvuracağım kaynaktır ama cenneti beklerken mp4 diye yazınca enteresandır ki virüssüz adultsız birşeyler çıktı :D DVDsi çoktan çıktı niye almıyorsun dediğinizi duyar gibiyim..

Alanlar varsa bilirler.. Türk filmleri ilk çıktığında 24ytl civarı olur.. zamanla 1.99 a kadar düşer.. bu film düşmüyor efenim :D aylardır araştırmadığım yer kalmadı hepsinde ilk çıktığı fiyatta :D

"bu yüzden zalimler için yaşasın cehennem!" misali "çulsuz ve kotalılar için yaşasın mp4!"puhaha tam şuan bu sözün kime ait olduğuna baktım yerlerdeyim :D

neyse konumuza dönersek filmin berbat ya da iyi oluşu umrumda bile değil.. azmetmenin ve kazanmanın haklı zaferini ve haklı gururunu yaşıyorum an itibariyle..

şu an 3. partın %64ü indi iki partımız daha var ve sonra (yüksek ihtimalle yarın) yabba dabba duu nidaları eşliğinde filmimizi izleyeceğim..

film hakkında uzun uzun yorumlar yapamam kendimi Atilla Dorsay sanmaya başlıyorum yoksa.. ama bittikten sonra üşenmezsem güzelmiş ya da kötüymüş derim :)

canımız kanımız vize takvimimiz belli oldu.. 24-26-27 kasım ve 3 aralık tarihlerinde her güne 2 sınav düşmek üzere 8 sınav bekliyor bizleri.. zor olacak ama ders çalışmak iyidir güzeldir.. zihni güzelce meşgul eder diye düşünmekteyiz.. Allah cümle öğrencilerimizin yardımcısı olsun..

%98 oldu 3. partı da nihayete erdiriyoruz.. vatana ve millete hayırlı olsun :) sevgiler, saygılar, hürmetler :P

sonradan aklıma geldi ekleme yapayım.. günün anlam ve öneminden bahsetmeyeceğim çünkü gereksiz insanlar bol bol tvde yaptılar bu işi.. terör örgütü lideriyle röportaj yapan davalardan kaçmak için Belçika vatandaşı olan iki kelimeyi bir araya getiremeyen haber sunucusunun sözde "Ata" sevgisi yeterince midemi bulandırdı.. tek bir şey söyleyeyim "çok özlüyoruz!"

çikolata

geceleri müzik dinlemeyi çok severim.. bu gece de kendime uzunca bir liste yapayım hatta uyuyana kadar onu dinleyeyim istedim.. ama her zaman olan şey yeniden oldu.. daha ikinci şarkıda takılıp kaldım.. her bitişinde üşenmeden oyunumda pause tuşuna basıp önceki deyip oyunuma geri dönüyorum..

şarkımız zakkum-ah çikolata..

zamanında bu isimli eğlenceli bir yazı hazırlamıştım.. çikolata aşkımı anlatacaktım, okuyup eğlenecektik ama bitirmek kısmet olmadı.. böylesi kısmetmiş..

şarkıyı listeye attım, başladıktan sonra gözüme masamın üzerindeki altın sarısı paket takıldı.. yarısından azı yenmiş antepfıslıklı bitter çikolata..

çikolata sözünde durur mu dersiniz? denemekten zarar gelmez yiyelim bakalım =))

bu yazıyı okurken canınız çekmese bile kalkın siz de birazcık yiyin.. hiç olmazsa endorfin salgılarsınız.. hem de aşık olduğunuz zamankinden bile daha fazla.. üstelik çikolata sizi terketmez, üzmez, canınızı yakmaz, aldatmaz, sevmediğini söylemez hiç olmazsa ;)

buyrun bir de video ekleyelim

damn good..

efendim her şey birkaç gün önce feysbuk zımbırtısıyla başladı.. ona göre 4 bana göre 2 senedir görüşmediğim arkadaşımı buldum :D hiç kimseyi bulduğuma bu kadar sevinmemiştim desem kimse alınmaz sanırım :D hattını kaybetmiş, ulaşamamamız bundan merak ettiyseniz :D

yıllar yılı görüşememekteydik kendileriyle.. bugün okulumun erken bitmesinden mütevellit müsait olduğumu söyledim o da sağolsun evine davet etti beni.. ama okula gittim mi hayır :D

okulu ekmeyi seviyorum.. geç yattığım günler ekmeye bayılıyorum :D sabah kalktım duşumu aldım cicilerimi giydim evine doğru yollandım efendim.. saatimi 8e kurmaktaki niyetim okula gitmekti ama kısmet değilmiş :D neyse 1 civarı uzun aramalar sonucunda buluştuk.. müstakbel damatla tanıştık ve evin yolunu tuttuk..

insan bazen etrafındaki herkesi unutabiliyor.. bazen seni gerçekten seven insanları unutabiliyorsun.. bazen saçma sapan şeylere takılıp meselenin özünü kaçırabiliyorsun..

bugün güzel bir gündü.. hayatımın en güzel günlerinden biriydi.. iyi ki var lan bu feysbuk dedim defalarca kendime.. sonra kızdım.. birinin dediği gibi vefasızlık sıradan hale gelmiş lan sende dedim..

eski günlerden konuştuk.. yeni günlerden konuştuk.. gelecek planlardan konuştuk.. insanlardan özellikle riyakar insanlardan konuştuk.. yemek hariç hiç susmadık sanırım..

ben nadir şekilde bir yerden ayrılmayı istemedim.. lanet olsun saat geç oluyor, hava kararıyor diye düşündüm..

insanın 2 sene boyunca herşeye rağmen bu kadar özünü koruyabilmesine şaşırdım.. o da bana aynını dedi ama insan kendini farkedemiyor :)

çok eğlendik, çok kızdık, çok sövdük.. zamanın değiştirdiği insanlara ve insanların değiştiği zamana kızdık..

uzun zamandır hiç bu kadar mutlu olmamıştım.. sonra tıklım tıklım berbat bir otobüste ama sırıtarak eve geldim.. kardeşimi sürüyerek markete götürdüm.. (kendisi evden dışarı çıkmayı pek sevmez) orda ice tea şeftaliyle beraber dünyanın en güzel içeceği olan Capri-Sun portakal ı buldum.. sadece 2 tane vardı.. birini aldığım için pişmanım :D bir fileye konmuş haldeydi ve içinde çocukluğumun en işe yaramaz ama en cazip gıdalarından biri vardı..


patlayan şeker!

yıllardır yememişim.. o kadar eğlendim ki..

okulumuzun yanında bir bakkal dükkanı vardı.. genel olarak zararlı ve markasız ürünler satardı.. leblebi tozu, üçgen şeklindeki kolonyalar, boyalı şekerler v.s v.s

o aslında patlayan şeker satmazdı ama onu hatırladım işte..

evdekiler ordan alışveriş yapmamıza kızardı.. ama takan kim :D

salı akşamı klasiği olarak HIMYM bölümü indirdim.. yarına altyazısını beklemek üzere.. bir de baktım altyazısı da çıkmış.. yeni bir site kendini ispat etmek için yapmış sanırım ama çok sevindik kardeşçeezimle :P

güzel şeyler oluyor.. güzel şeyler.. Hayat bizden umudunu kesmemişse biz niye ondan keselim ki di mi ;)

James Brown'dan geliyor

whoa-oa-oa! i feel good la la la la la la laaaa

:)

Bir ask için yapabilecegin her seyi yaptigina inaniyorsan ve buna ragmen hala yalnizsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasina koymustur ve yaptiklarin onun dudaginda hafif bir gülümseme yaratmaktan baska hiçbir ise yaramayacaktir.

Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazirdir. Hani agzinla kus tutsan "Bu kusun kanadi neden beyaz degil?" diye bir soruyla bile karsilasabilirsin.. iki ucu keskin biçaktir bu isin. Yaptiklarinla degil yapmadiklarinla yargilanirsin her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. Iyi halin cezanda indirim saglamaz.

Sen, "Ama senin için sunu yaptim" derken o, "sunu yapmadin" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karsiliginda mutlaka baska bir iddiayla karsilasacaksindir. Üzülme, sen aski yasanmasi gerektigi gibi yasadin.Özledin, içtin, agladin, güldün, sarkilar söyledin, düsündün, siirler yazdin. "Peki o ne yapti" deme. Herkes kendinden sorumludur askta. Sen askini doya doya yasarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yasiyorsa, ve bu eksikligi bildigi halde tamamlamak için ugrasmiyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayati iskalama lüksün yok senin. Onun varsa, birak o lüksü sonuna kadar yasasin.

Her zamanki gibi yasayacaksin sen. "Acilara tutunarak" yasamayi ögreneli çok oldu. Hem ne olmus yani, yalnizlik o kadar da kötü bir sey degil. Sen mutlulugu hiçbir zaman bir tek kisiye baglamadin ki.... Epeydir eline almadigin kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmedigin sokaklarinda gezip yeni yasamlara tanik olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakini baligin yaninda. Üstelik diledigin kadar sarhos olma özgürlügü de cabasi....

Sen yüreginin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acitsa da içini unutma; yasadigin sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüregini ve yüreginde tasidigin sevda duygusunu. Elbet bitecek günese hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetisen ciliz ve minik bitkiler degil, günesin çiçekleri dolduracak yüregini...

Nazım Hikmet Ran Tahir ile Zühre..

Tahir ile Zührenin en sevdiğim kısmı..

Tahir olmak da ayıp değil,
Zühre olmak da,
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte,
Yani yürekte..

sevdiğim bi insan hatırlattı bunu bana.. sağolsun varolsun..


insanların hayatımdaki önemleri değişiyor..


ben gitgide daha mutlu oluyorum..


bugün Amerikadaki büyük arkadaşımdan tekrar kart aldım..


çok sevdiğim bir Yiğit Özgür karikatürü var.. bakmasanıza lan Türkiye'de güzel şeyler de oluyor diye.. o geldi tam bu noktada aklıma.. sLn'den istedim bulmadı.. alacağı olsun :)

postcrossing v.2

benim yazı yazmamı bekliyormuş sanırım.. bugün 2 kart daha geldi.. yine ben sevinçten zıplama moduna geçtim..


biri finlandiyadan.. bu sefer uzun uzun şeyler öğretmiş bana sağolsun.. olen käynyt istanbulissa ja ihastuin siihen.. i've been to istanbul and fell in love with it mealindeymiş.. sağolsun bütün finlandiya postları cross etme meraklısı olduğundan ve benim profilimde tell me smth in your own language şeklinde bir şey yazdığından dolayı yakın zamanda finceyi sökeceğime inanıyorum.. o da benim gibi film izlemeyi çok seviyormuş hatta türk-alman yapımı yaşamın kıyısındayı izlemiş ve çok beğenmiş :D ben de izledim ve beğendim diye cevap vermeme rağmen aslında hiç beğenmemiştim :D ama yabancılara karşı kendimizi yüceltmemiz lazım :D ismi Simi imiş arkadaşımızın..






üzerindeki pullara bayıldığımı söylememe gerek bile yok.. tamı tamına 5 pul vardı yahu DD:





benim yolladığım kartların üzerinde pul olmadan gittiğini farkettim bugün.. sinirlendim efendim pttye.. yazıklar olsun dileklerimi iletiyorum burdan kendilerine.. yazıklar olsun nasıl bir dilekse artık :D



diğer kartımız Almanya'dan gelmiş.. lisedeki Ali hocam, şu ana kadar bana ve evdekilere Almanya'dan gelen kartlar bana şunu gösterdi.. Almanlar ve Almanca bilenler çok kötü yazıyor efendim.. ne yazdıklarını okumak için uzun süre metne bakmanız gerekiyor.. mesela bana gelen kartın Almanyadan olduğunu DE şeklindeki postcard ID den anladım.. hangi şehirden olduğunu hala çözemedim ısrarla cologne diye okuyorum ama kolonya ismini bir şehre yakıştıramadım pek :D ismi de sasnina değil sabrinaymış mesela profilinden baktım :D


kesin insanlar benim yazdıklarımı da okuyamıyor ama hadi hayırlısı :D







bu da pulumuz :) üzerinde ne yazdığını seçemedim pek.. saat de geç oldu gözler görmüyor :D