arrivederci*



Bu bir veda yazısı belki de.. belki yarın devam ederim yazmaya, belki üç ay sonra belki de hiç.. bilmiyorum.. ne yazı yazmak ne de sanal gerçeklikte yaşamak istiyorum artık.. çekiyorum elimi eteğimi..

msnde görüyorsanız dosya almak / göndermek zorunda olduğum içindir, facebookta görürseniz aptal tarlamla ilgileniyorumdur, bitsin defolup gideceğimdir..

Dediğim gibi belki yarına geçer bilmiyorum ama şu an hiçbir şey yapmak istemiyorum.. telimi bilenler ulaşabilirler, ya da mail atarsanız dönerim belki ama buralar bir süre boş kalacak..

İyi bakın kendinize

*Görüşmek üzere..


bir vazgeçiş öyküsü

oturdu yine en sevdiği yere.. şehrin kalabalığından kurtulduğu, içinden gelenden başka hiçbir sesin duyulmadığı yerdi burası.. zaten onu dinlemeye gelmişti ya.. sıra ondaydı, aylardır susturduğu seste..

sorgulamaya başladı yaşamını..

doğrular..

yanlışlar..

eksikler.. 

fazlalar.. 

her şeyi olduğu gibi kabul etmeyi öğreneli çok olmuştu.. o yüzden neden böyle oldu demiyordu.. bir de yaşadıklarından bir şeyler öğrenmeyi becerebilseydi ya!

yanında müzik dinleyebileceği bir şeyler olmadığı için lanet etti bir kez daha.. sonra düşündü.. ne ihtiyacı vardı ki buna.. kendi de söyleyebilirdi ne isiyorsa.. kimi rahatsız edecekti ki..

hayatında önemli bir yeri olan birinin ölümünü hatırladı birden.. onun söylediği bir şarkıyı.. ıslıkla başladı.. titriyordu.. üşüyordu..

"ne ağlarsın benim zülfü siyahım

bu da gelir bu da geçer ağlama

göklere erişti feryadım ahım

bu da gelir bu da geçer ağlama"

gözleri doldu birden.. iyi de o buraya yenilenmeye gitmişti, yine ağlarken yakalıyordu kendini.. "belki de zehri akıtmanın en doğal ve en doğru yoludur ağlamak" diye düşündü.. izin verdi gözlerinin daha fazla nemlenmesine..

martı sesiyle irkildi.. o kadar sessizdi ki bir canlının daha yakınında olması ürkütmüştü onu.. hep istediğinin bu olduğunu hatırladı.. sessizlik.. huzur.. en kalabalık yerlerin birinde yaşıyor olması çelişkisi bile hayattan nefret etmesi için yetti ona.. sahi ne istemişte tersini vermişti hayat ona.. inat gibi..

o da inatçıydı önceleri.. her şeyi yapardı istediğini elde etmek için.. vazgeçti bugün.. çekmeye karar verdi elini eteğini.. kaybeden olacağını bile bile kovalamak neye yarardı ki..

rüzgar iyice şiddetleniyordu.. daha çok üşüyordu.. zaten onun da en sevdiği his buydu.. 

rüzgar.. üşümek..

bu seferki kararı alıp alıp vazgeçtiklerinden olmayacaktı.. emindi.. sonu ne olursa olsun gitmeye karar verdi.. uzaklara.. ondan, bundan, şundan, hepsinden uzaklara..

hem en sevdiği duygu yalnız olmak değil miydi, neden bunu bile bile izin veriyordu ki insanların onu üzmesine.. onlarsız da mutlu olmayı öğreneli çok olmuştu..

"bir keresinde uzaklaştı evinden

saçlarını kestiler

kalbini kanattı insanoğlu

en derinden..."

bunu bile bile çabalamak nedendi ki? hayatında hiç olmadığı kadar yorgun hissediyordu kendini.. o kadar istedi ki her şeyden kaçabilmeyi.. 

bir hışımla kalktı ayağa.. üzerindeki ölü toprağını atmak istemişti.. bu kalkış bile iyi geçmişti ona.. sanki kafasındaki milyarlarca şeyi oturduğu yerde bırakmıştı.. hepsi dökülmüştü eteğinden.. göğsündeki baskı azalmıştı adeta..

en sevdiği yolda yürürken o şarkıyı mırıldandı bu sefer.. rahatladığını hissediyordu..

"işte gidiyorum, bir şey demeden

arkamı dönmeden, şikayet etmeden

bir şey almadan, hiçbir şey vermeden

yol ayrılmış görmeden

GİDİYORUM.."



benden bu kadar diye bağırdı tüm gücüyle.. yoruldum!

yenilendim

bu gördüğünüz temayı bulan, benim kullanımıma uygun hale getiren, sayısız önerilerime cevap vermeye çalışan melankolikdelidir.. kendisi şahane bir insandır, ne istesem üşenmeyip cevap bulabilmekte üstelik aynı zamanda sıkıntılarımı dinleyip akıl verebilmektedir.. kendisine huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum..

ayrıca farkettiyseniz sağ üst köşedeki mischief yazısına tıklayınca anasayfama ulaşılıyor.. farketmediseniz de edin, onun için bir saat uğraştık :-/

masal


var mısın?

var mıydın?

var mıyız?

var mıydık?

yok musun?

hiç olmadın mı?

nerdesin?



nasıl derlerdi;

bir varmıışş, bir yokmuş..

sorular


gayet keyifli bir gece geçiriyorken beni depresif moda sokan delilerin delisi'ne teşekkür ederim.. engelleyeceğim msnden o olacak :P

kafamda yeni sorular, belki hiç birinin cevabını alamayacağımı bile bile..

deneyelim mi?

neden içimden geçen binlerce şeyi sırf karşımdakini her şeye rağmen kırmak istemediğim için söyleyemiyorum?

bir kez yaparsan hatadır, ikinci kez yaparsan aptallıktır demişti çok sevdiğim bir adam.. neden göz göre göre aptallık yapıyorum? sonucunu bile bile bir şeylere kalkışmanın aptallıktan başka adı var mı?

iyi insanların başına iyi şeyler gelir, iyilik yap iyilik bul, kötüye bir şey olmaz, sonunda iyiler mutlaka kazanır.. bu keşmekeş nasıl çözülür? doğru olan hangisi? ben neresindeyim?

masallarda okuduğumuz aslan yürekli insanlar nerede? gerçekte olmadığı için mi onlara masal diyoruz? zaman mı değişti, yoksa insanlar değişimlerine zamanı mı alet ediyorlar?

neden düğümün çözülmeyeceği belliyken, çekip koparmak alternatifini düşünemiyorum.. iyi kalpliliğin de bir sınırı olmamalı mı?

eklemek istediğim şarkıyı ararken bu şiir çıktı karşıma:

"Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini."

o günü beklemeli o zaman..


öyle mi?