tiyatrocu vs. izleyici

efendim geçenlerde ablam sln ile birlikte tiyatroya gittik.oyunumuz tarla kuşuydu Julietti. konuyla ilgili onun yazısı şurada , ben başka bir şeyden bahsedeceğim.

mutlak söylemiş olmalıyım bahtsız bir insanım. her yerde olduğu gibi o oyunda da hayatımda gördüğüm en kötü tiyatro izleyicilerinden biri beni buldu, gelip hemen soluma oturdu.

tiyatro bambaşka bir kültürdür, sinemadan ya da diğer görsel sanatlardan çok farklıdır. mutlak sessizlik ister, mutlak saygı ister. sinemadaki gibi elinizde mısır yiyemezsiniz, fısıldayamazsınız.. çünkü o insanların bir konsantre kaybı oyunu mahvetmeye yeter, emeklerine saygı duymak zorundasınızdır..

çok fazla bir şey yapmaya gerek yok aslında. oyun süresince sesini çıkarmayıp dikkat çekici hareketler yapmazsın olur biter..

gülünecek sahnelerde "ayyy ne dedi yaaa" demezsin mesela, ya da "yok artık" demezsin.. ya da ne bileyim oyuncunun söylediği gülünç replikleri yüksek sesle tekrar etmezsin gülerken.. sahnedeki oyuncuları seni iğnelemek, rezil etmek zorunda bırakmazsın..

bu hikaye mutlu sonla bitti, oyunun aynı zamanda yönetmeni de olan Romeo (Engin Alkan) defalarca durumla ilgili doğaçlama yaparak kendisini rezil olduğuna inandırdı, susturmayı başardı, ilk perdeden sonra sesini duyamadık kendisinin..

peki ya böyle tecrübeli birinin yerine daha genç bir oyuncu olsaydı ve o dikkat dağınıklığında oyunu mahvetseydi?

bu oyunda tiyatro ve sanatçılar kazandı, peki her zaman böyle mi oluyor?

Ankara Büyük Tiyatro Salonu'nda cuma akşamı sahnelenen 'Genç Osman' adlı oyun sırasında oyunculardan birinin ön sırada oturan Sümeyye Erdoğan ve arkadaşına sözlü ve el hareketleriyle hakaret etmesinin yankıları sürerken, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü olayla ilgili soruşturma başlattı.

haber güncel. hepinizin bir şekilde kulağına çalınmış olmalı.. bir de açıklama yapmış hanımefendi bu konuda..

"Cuma akşamı iki arkadaş tiyatroya gittik. Ankara Büyük tiyatroda Genç Osman'a. İkimiz de başörtülüyüz ve bir tek orada yer kaldığı için en öndeyiz. Yolda gelirken de ağzıma bir sakız atmıştım ve bu benim için çok normal bir şey olduğu için tiyatro sırasında hala ağzımda olduğunun farkında bile değildim. Oyunun orta yerinde en öndeki iki oyuncudan biri, bir yandan bir ileri bir geri oynarken bir yandan da en öne geldikçe bana bakarak kaş göz işareti yapmaya başladı. İlkinde ne olduğunu anlamadık. Sonrasında ağzıyla sakız çiğneme hareketi yapınca durum anlaşıldı. Adam aslen sakıza değil, başörtüsüne takmıştı..."

başörtüsü meselesine hiç girmeyeceğim, ne hanımefendi tiyatroya giden ilk eşarplı bayandır, ne de bir tiyatrocu oyununun ortasında bir hanımefendinin eşarbını umursar, tamamen kendi ve kompleksleri arasındaki meseledir o..

ancak şuraya takıldım: "ve bir tek orada yer kaldığı için en öndeyiz."

sayısını bilmediğim kadar tiyatro oyunu izledim, ömrüm oldukça da izlemeye devam edeceğim ancak hiçbir oyunda bir tek en önde yer kaldığını görmedim. tiyatro ve sinema çok farklıdır derken kasdettiğim buydu aslında. belki söylediği sinema için doğrudur, kimse en önde oturmak istemez ancak tiyatroda biletler internetten satışa çıktığından 1-2 gün sonra bile ilk 5 sıra biter..

gerisini çok da önemsemiyorum yazının, gerek bırakmıyor. düsturum gereği en basit konularda bile yalan söyleyenlerin doğrularına inanmam. peki ya o adam gerçekten sakıza sinirlendiyse sayın Erdoğan? (ki ağzıyla sakız çiğneme hareketi yaptığını kendiniz söylüyorsunuz) ve sizin yüzünüzden işinizden olursa? kul hakkı diye de bir şey vardı değil mi, tek emir başı kapamak değildi?

0 Responses