ikisıfırsıfırdokuz

not:bu en karamsar yeni yıl yazılarından biridir eğer perşembe sabahı uyandığınızda her şeyin mükemmel olacağına inanıyorsanız lütfen okumayınız..

yeni yıla girmemize azcık kaldı.. yeni yıl şöyle süper olacak böyle müthiş olacak demek isterdim ama bana yeni yıl hiçbir zaman hiçbir şey ifade etmedi..

yine tarih yazarken 2008 yazıp hay senin ben nidası eşliğinde 2009'a çevireceğim.. sabah uyandığımda hayatımda para sisteminin ytl den tlye dönüşmesi hariç hiçbir değişiklik olmayacak.. canımı sıkan şeyler yine başucumda olucak..

yine de birşeyler dileyeyim istedim..

umarım perşembe sabahını beklemeden bugünden itibaren sizi mutlu edecek şeyler olur..

yılbaşı piyangosundan size süper para çıkar..

arkadaşlarınız size güzel güzel hediyeler alır (ben saçma olduğunu düşünüyorum ama)

umarım yarından tezi yok Mr-Miss "O" ile tanışırsınız..

umarım yılbaşı ağacı adı altında insanlar ağaç katliamı yapmaktan vazgeçer..

umarım TL ler güzel olmuştur..

umarım artık masum insanlar ölmez..

umarım yeni rektör umduğumdan daha iyi biri çıkar..

umarım gülümsediğimiz günler çook olur..

umarım aklınızdan geçen ilk dileğiniz gerçek olur..

umarım Fenerbahçem şampiyon olur =))

umarım kriz saçmalığı biter..

neyse bu kadar yeter gerisi size kalmış :) ben şömineye çorap asmaya koşuyorum.. o yarın mıydı yoksa?

an itibariyle bana gelen bir mail:

Teknoloji Sokağı - Yeni yıl Sokağı

Mutluluk bankasının sevgi şubesinde
2009 no'lu hesabınıza
365 gün daha yatırılmıştır.
Mutlu bir şekilde harcamanız dileğiyle...
MUTLU YILLAR...

ya ben çok karamsarım ya da insanlar 8 yerine 9 yazmayla her şeyin çözüleceğini sanıyor :))

ben kime aşık olurmuşum ki acaba?

yine mimlenmişiz.. bu seferki gayet eğlenceli olduğundan yapalım dedik.. http://http//testyourself.tr.msn.com/test/kimlere_asik_oluyorsunuz/Test.aspx


Kurtarıcı

Sizin doğal mesleğiniz kurtarıcılık. Bu nedenle çoğu zaman, kişisel veya aile hayatında problemleri olan insanlara aşık oluyorsunuz. "Beni hep sorunlu kişiler bulur" sizin çokça sarfettiğiniz bir cümle. Bu durumdan çok yakındığınız zamanlar oluyor fakat aksi sizin için düşünülemez. Eğer bir kişinin hiç problemi yoksa, hayatını huzur içinde yaşamayı seçmiş ve başarmış biri ise size çekici gelmeyecektir. Çünkü o kişide düzeltilmesi gereken bir yön yoktur ve bu sizin asli görevinizi yerine getiremeyecek olduğunuzu gösterir. Siz aşık olmak için; problem çözücü, onarıcı, tamir edici ve kurtarıcı vasıflarınızı kullanabileceğiniz ilişkiler ararsınız. Bu yüzden daha ziyade sorunlu olan kişiler size çekici gelir.


yorum: hahahahahahahahahahahaha

doğru söze başka ne denir ki 8-) ben "deli deliyi çekermiş" diyordum bu "beni hep sorunlu kişiler bulur" demiş sadece..

defalarca yeni kayıta kadar gelip, yazı yazmaya erinip çıkan birine yazı yazma fırsatı verdiği için sLn'e teşekkür ediyor, yapmak isteyen buyursun katılsın isim vermeyeyim diyip çekiliyorum :))

sevgiler saygılar..

Ben

ne kadar tuhaflaştığımı farkediyorum günlerdir.. bazen çok eğlenceli, çok enerjik bazen de tam aksine boğucu bir haldeyim.. ama hiç ortada değilim.. ya en tepede ya da en altta..

her gün kontrol ettiğim, sürekli aktif olduğum siteden bir anda vazgeçtim.. öyle böyle değil girmek aklıma bile gelmiyor artık.. üyeliğimi de askıya aldım (iptal edilmiyormuş) bir de söz verdim kendilerine it's temporary i'll turn back diye.. dönecek miyim? önümüzdeki 5 yılın kalkınma planında görünmüyor kendileri..

okula gitmekten sıkıldım.. sabahki ilk derslere gitmek hiç içimden gelmiyor.. tam bu esnada sınıf tadilatı devreye girip "yattaaaa" diye havaya sıçramamı sağladı.. sınıfımızı, 366mızı, supersonic, pörfekt hale sokuyorlar! Mısır büyükelçiliği gerekli finansmanı sağlamış, derme çatma sınıfımızı baştan yaratıyorlarmış.. heyecanlıyız gururluyuz :P

dün her sabahki koşumu yaparken (otobüse yetişme) kendi kendime şarkı söylüyordum.. " run baby run now if you run you get it" şeklinde.. yolda gülme molası verdiğim için otobüse yetişmem zor oldu.. muhtemelen bindiğimde sırıttığım için de beni deli sandılar ama alışkınım..

yine aynı dün, bir gece öncesi rüyamda yanımızdaki markette Capri-Sun portakal gördüğüm için okul dönüşü markete uğradım.. her çeşidi olmasına rağmen portakallısı yoktu.. demek ki bütün bunlar "sadece" düşmüş 8-)

yaklaşık bir aydır çalışmaz halde olan laptopumu nihayet tamire verdim.. memurlar bile HP servisinden daha fazla çalışıyordur.. sabah 8:30 akşam 5 arası telefonla destek alabiliyorsunuz.. servisi de aynı saatlerde açık oluyor.. servislerin adresleri hiçbir yerde yazmıyor, telle öğreniyorsunuz.. kağıthane diye sizi yolladıkları yer okmeydanı.. sıranın 70den 74e gelmesi yarım saat sürüyor.. ama bunlar beni vazgeçirebildi mi? hayııırrr :P şimdi maksimum 30 iş gününün geçmesini bekleyip yapabilmişler mi ona bakacağız :)

eskiden olsa bilgisayarsız duramam diye ilk günden tamire verirdim.. ama artık 5dk gmailime bakmak ve sadece netten konuşabildiğim arkadaşlarımla bir-iki saat konuşmak yeterli oluyor.. daha fazlasını da istemiyorum zaten.. iyiyim ben böyle :)

posta yollamak ve almak hala en büyük keyiflerimden biri.. bugün eve gelirken 3 kardeşe ait toplam 13 kart yolladım! bu kartların pulları, yemek bile yememe rağmen dilimden hala gitmeyen o yapışkan tadı biraz buruk bir sevinç yaşamama sebep olduysa da mutluyum :P

her yerde, herkesin manyağını bulan Canan şahsı yine normal bir ptt görevlisine denk gelemedi.. adam önce bana en büyük sivasspor diye bağırtmaya çalıştı.. Ben Fenerbahçeliyim abi bağırmam deyince beni Aziz Başkana şikayet etmekle tehdit etti.. sivas başkanıyla arkadaşmış da bozulurmuş Aziz başkan.. abinin ikinci takımı da Fenerbahçeymiş.. ben benim sivastan çoğu tanıdığım gsli ama sen Fenerbahçeliymişsin deyince abinin balatalar tümden yandı onu gsli yapmaya çalıştığım gibi tuhaf bir hisse kapıldı.. aramızda anlaştık, ben yapıştırma işlemini nihayete erdirdim ve abim bizi kolonya ve peçeteyle uğurladı..

bütün bunların oluşma yeri okmeydanında sıradan bir ptt efendim.. tanıklarım var!

diğer ülkedeki arkadaşlarım bana kart yollarken birbirinden güzel birbirinden değişik pullar yapıştırıyorlar.. benim bugün yolladıklarımın hepsinde Ardahan'ın benim bile birşeye benzetemediğim bir pulu vardı! geçen sefer de üzerinde Atatürk, bir uçak ve bir tramvay olan pullar vardı.. ben bile hiçbir bağlantı kuramazken Amerikalı arkadaşımın ne anlamasını bekliyoruz ki?

ya da çiçek, böcek içeren pullar yapsak ölür müyüz?

pulların üzerimdeki tek etkisi bu oldu:



http://www.youtube.com/watch?v=ftFWjPuQ3HQ

omg! nirvanaya ulaştım :P (sorun explorerdaymış :D)

kalamış

bir tatlı huzur almaya gitsek..

var mıdır oralarda??

eskilerin bir bildiği vardır değil mi, yalan söylemezler?

hava gerçekten bu kadar soğuk mu?

yoksa ben mi artık daha çok üşüyorum..

ne ısıtır insanın içini?

nasıl?


bilmiyorum....
saatlerdir beynimde dönüyor.. hep beraber söyleyelim biraz da =))

I try to make it through my life
In my way
There's you
I try to make it through these lies
And that's all I do

Just don't deny it
Don't try to fight this
And deal with it
It's just part of it

If you were dead or still alive,
I don't care,
I don't care,
Just go and leave this all behind,
Cause I swear, (I swear)
I don't care

I try to make you see my side
I always tried to stay in line
But your eyes see right through
That's all they do
I'm getting buried in this place
I got no room, you're in my face
Don't say anything, just go away

If you were dead or still alive,
I don't care,
I don't care,
Just go and leave this all behind,
Cause I swear, (I swear)
I don't care

(Violin solo)

I'm changing everything,
Cause you won't be there for me
I'm changing everything,
Cause you won't be there for me

(Piano solo)

If you were dead or still alive,
I don't care,
I don't care,
Just go and leave this all behind,
Cause I swear, (I swear)
I don't care

If you were dead or still alive,
I don't care, (I don't care)
I don't care, (I don't care)
Just go and leave this all behind,
Cause I swear, (I don't care, I swear)
I don't care
At all

buyrun:



http://www.youtube.com/watch?v=99ml4yhNG4A

otoeleştiri

Pazartesiden beri Facebook iletimde yazan saçmalığı şimdi farkettim..

Canan bayramınız mübarek olsun..on Monday

Facebook iletinin başına kendi ismimi eklediği için böyle saçma bir şey olmuş kabul ama insan kontrol eder.. canan bayramı ne lan?

mutlu bayramlar!

pek güncel bir blog değil benimkisi.. özellikle laptopumun gaziliğinden sonra iyice seyreldi yazılarım.. ama bu blog aleminin bayramını kutlamam engel değil tabi ki =))

bayramlar çok özel günlerdir.. herkes için farklı anlamlar taşırlar.. bir yaşlı için çocuklarını ya da torunlarını görmektir bayram.. bir genç için tatil fırsatı.. bir çocuk için sınırsız şeker ve harçlık belki de..

ama herkesi mutlu eder bir şekilde.. benim için de öyle tabi.. bekleyiş sebebim değişse de yılın en sevdiğim günleridir bayramlar.. bugün sevdiğim 25 kişiye aynı anda msj atmak ve aynı iyi dileklerle cevap almak bile yeterli değil midir başlı başına mutlu olmaya :)

bayramınız mübarek olsun blog sakinleri! ne istiyorsanız, aklınızdan ne geçiyorsa o bu bayram gerçek olsun..

hayat beni neden yoruyosun?

başlığa bakıp dehşetle içeri girenler.. yani siz!

ironik bir başlık yahu ciddi değil korkmayın :P

zaman zaman insanların kullandığı klişeler vardır..lost'un ilk zamanlarında live together die alone yazar herkesin iletisinde.. (ben de yaptım) ya da charlie'nin kolundaki dövme.. o kadar zaman geçti ki üzerinden unutmuşum..

demet akalın bebekte 3-5 tur attığını söyler eski sevgilisine nazire yapmak isteyen hanım kızlarımız anında copy paste yapar..

serdar bey kardeşimiz hayatt beni neden yoruyosunnn diye LOTR'deki gollum edasında şarkı söyler(bknz önümüssee vs efendimisss) herkesin iletisi o olur..

günümüzün favori dizileri, filmlerindeki replikler de bundan nasibini alır.. en son olarak..

sen dizime yattın, ben bi hikaye anlattım sen büyüdün..

filmi izlemedim, muhteşemdir vasattır berbattır bilmiyorum, umrumda da değil..

ama bıktım yahu..

filmi izledim süperdi gidin izleyin yazın tamamdır, afişini filan koyun ona da razıyım ama artık kimin kim olduğunu karıştırır oldum nick ve iletilerden..

ya ben takıntılı olduğum için gözüme batıyor ya kafaya takıcak bir şeyim olmadığı için bunu taktım ya da gerçekten herkes suyunu çıkardı bilmiyorum.. azcık değişik olun sürüden ayrılın diyorum insanlara ama takan kim..

bir de blogtan sesleneyim dedim.. bıııııktıııııımmmmmm :D :D

mimm

sLn hanım yine bizi mimlemiş.. bu sefer üşenmeden eğer bilgisayarım da izin verirse (donmazsa) ben de yazayım istedim..

insanın kendi garipliklerini anlatması da başlı başına garip değil mi? ben bir şey yapıyorsam bana göre normaldir.. başkalarının ne düşündüğü neden önemli olsun ki? neyse başlıyorum..

en küçük şeylerde anlam ararım..etrafımda gördüğüm turizm, pastane, apartman, bebek ürünleri satan mağaza ve hatta damperli kamyon markasının aynı olması olayın sıradanlıktan çıkarsa da sabah çıkarken gördüğüm aracın plakası yolda giderken dilime takılan şarkı v.s nin bir anlamı vardır bana göre..

özellikle rüyaların bilinçaltı olduğuna kesinlikle inanmam ve mutlaka ordan çıkarmam gereken bir mana olduğunu düşünürüm..

aslan kadını olmanın yan etkilerinden biri olarak dağınık olmayı pek bi severim.. masanın üstündeki çikolata kağıdı bazen beni aylarca rahatsız etmezken bazen sinirlenip her şeyi bir anda düzenleyebilirim..

bir an çok sevdiğimi düşündüğüm bir arkadaşımı hiç sevmediğimi, hatta konuşmak bile istemediğimi hissederim.. çok büyük şeyler yapması da gerekmiyor bazen diğer insanlar için küçük olan şeyler benim için çok büyük olabiliyor..

sıkılırım.. çok sevdiğim, olmasını çok istediğim bir iş olmayacak gibiyse oracıkta bırakırım.. kılımı kıpırdatmam bir daha olması için.. mermeri delme olayını hiç yaşamayacağım sanırım bu yüzden =))

insanları kolay silemediğimi sanırım.. ama bir andan sonra bir bakarım ki o insan bende safra halini almış.. adını duymam bile yüzümü ekşitiyor.. dengesizim sanırım..

yanlış şeyler yaptığımda işlerimin ters gideceğini düşünürüm.. bu yanlış şeylerin çok büyük şeyler olması gerekmiyor.. birine çıkışmam, biriyle tartışmam hatta sınavda kopya çekmeye çalışmam bile olabilir..

ters giden işlerin ise genellikle temelinde Fenerbahçe vardır.. maç günleri kızdırdığım varsa mutlaka gönül alan mesaj atarım.. geçen maç yaptığım yanlış bir şey varsa bu maç asla tekrarlamam..

deli gibi futbol sevmeme rağmen rakip takımdan birileriyle futbol konuşmaktan nefret ederim.. söyleyecekleri en ufak sözde kendimi kontrol edemeyecek gibi hissederim.. hatta kendi renkdaşlarımla bile futbol konuşmayı sevmem.. futbol konuşulmalı, izlenmeli ve geçilmelidir bana göre..

garip insanım vesselam.. ama şimdilik bunlar geldi aklıma.. yenisi olursa aşağı eklerim.. mutlu kalın efendim :P




KAMYON ARKASI YAZILARI YASAKLANIYOR!

Meclis'te 25 Kasım Salı gününden itibaren Ticaret Kanunu Tasarısı ele alınacak. Ve bu tasarı "Kamyon Edebiyatı"nın sonu olacak... Artık kamyonların arkasında gördüğünüz esprili ve felsefi yazılar fotoğraflarda kalacak.

İŞTE ARTIK GÖREMEYECEĞİNİZ KAMYON ARKASI YAZILARI;






TATİLDEN Mİ ŞEKERİM




FİREDİNİN KABUSU





KLİBİMDE OYNAR MISIN?










YANNIZ KOBOY FIRAT



HATALIYSAM ARAMIZDA KALSIN


OTOBÜSÇÜ DEĞİLİZ Kİ HOSTESİMİZ OLSUN, TAKSİCİ DEĞİLİZ Kİ MANİTAMIZ OLSUN. BİZ DE SEBZECİYİZ ARKADAŞ YOLUMUZ AÇIK OLSUN










MAZİYE BAKMA MEVZU DERİN








KAMYON ÇEKER 1020 TON, GÖNLÜM ÇEKER PARİS HİLTON







YAŞAMAK BUYSA ÜSTÜ KALSIN





HATALIYSAM LÜTFEN BİRE BİR GÖRÜŞELİM
REAL MARDİNLİ
ALIRIM ANAHTARINI RAHMETLİ BABAN DA SOLLARDI
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YADA GÖZÜME GÖRÜNME
EZDİRMEM SANA KENDİMİ
bunu da çözdük mü hepimizi çok güzel günler bekliyor hamdolsun 8-) ülkenin en büyük problemiydi kamyonların arkasında yazılanlar.. sayelerinde kurtuluyoruz.. sıradaki icraatların araçlara cd asılmasını engellemek, kamyonda kafasını sallayan köpekler varsa kafalarını koparmak benzeri şeyler olmasını bekliyoruz.. biri küresel ısınma mı dedi? ekonomik kriz? işsizlik? sistemlerdeki çarpıklıklar? zamlar? enflasyon?
bizde öyle sorunlar var mıydı ki 8-)

sayıklamalarım

yok olacaktım.. olmadı.. gene bir şeyler zırvalayayım istedim.. arka arkaya üzücü haberler alıyorum.. hayaller, heyecanlar ve hayal kırıklıkları.. dibine kadar değişen insanlar..

ağzımı açıp kimseyle konuşasım yok.. şartlar zorluyor iletişime.. ben zorlanmak istemiyorum.. hayat bana sıkıntılı tarafını gösteriyor sık sık..

hiç kimseyle ilgisi yok durumun, açıkçası kimse de umurumda değil ama güzel şeyler olsun istiyorum bir süre.. etrafımdan güzel haberler alayım, vizeleri güzel şekilde halledeyim, kimse ölmesin, kimse hastalanmasın, herkes huzur ve kardeşlik içerisinde yaşasın filan istiyorum..

tevazu gösteremeyeceğim konulardan biridir insanları karşılıksız ve çok sevmem.. o yüzden çevremden mutlu bir haber alınca ben daha mutlu oluyorum ya da tam tersi.. insanların beni sevmiyor oluşu kendi problemleri değil mi ;)

dün akşam diskokralını izlerken idiotic ablalarla ilgili yazı yazmaya karar verdim.. moduma girdiğim zaman yazacağım inşallah..

yine başka şeyler yapmak isterken bambaşka şeylere yöneliyorum.. yine amaç sorgulaması yaşıyorum.. yine insanların davranışları karşısında şaşırıp kalıyorum..


midem bulanıyor..

aralıksız..

an be an..

bir şeyleri birilerini gördüğümde kat be kat daha fazla..

kusmak istiyorum.. içimde her ne varsa hepsini çıkartmak.. her şeye sıfırdan başlamak belki.. ya da sıfıra kazık kakmak..

insanlar aksiyon filmlerinde olaylar geliştikten sonra neden kusar anlıyorum artık..

fazla gizemli oldu ben bile sıkıldım yazarken.. okuyanlar da sıkılacak belli oldu :) bu sefer de böyle olsun :)

2 kart daha aldım.. en kısa zamanda postcrossing blogumu açacağım inşallah.. her gün her an kart almak istiyorum.. ama ben yollamak istemiyorum.. bu bir çelişki mi 8-) öyleyse de kime ne! :))

failin mechulün

yokum.. uzun süre.. vize haftalarım ve bilgisayar bozuldu.. yazı yazacak kadar net başında olmam sanırım.. kendinize iyi bakın.. yapmazsınız ya özleyin yine de..

başlık kesmeşekerin bir şarkısı.. konuyla ilgisi yok.. canım yazmak istedi işte..

play it..play as time goes by..

zor ve yoğun bir haftasonu geçiriyorum.. tabi keyfi yoğunluklar ama en az hayat kadar bunlar da yoruyor insanı..

cuma "güneşin oğlu" izlendi.. cumartesi haftalardır hazırlanılan yakın arkadaşımızın nişanına en grip halimizde kısa kollu kıyafetlerle gidildi.. bugün ise aylık geleneğimiz olarak sadabad sahnesiyle kavuştuk, bol bol özlem giderdik :)

hayatta en keyif aldığım yerlerden biridir tiyatro.. hani şu sinema mı tiyatro mu sorusunu sorarlar ya ben çok gülerim ona.. hele bi de sinema tabii ki efektler başka nerde var diyenlere gülerken ağzımı bile kullanmam..

bu ayki seansımız "Tekrar Çal Sam" idi.. Oyuncular Şehir Tiyatrolarını takip eden insanlar için hiç de yabancı değildi.. Lüküs Hayattan hatırladığımız Arda Aydın, Sezai Aydın; defalarca oyununu izlediğim Emrah Özertem, Sevinç Erbulak..

gayet başarılı bir iş çıkarmışlar.. keyifli 2 saat geçirmemize sebep oldu oyun.. Humphrey Bogart'ın Casablanca filmi gösteriminde söyledikleri hala aklımda..

"onun yanında olmazsan pişmanlık duyacaksın.. beki bugün değil.. belki yarın değil.. ama bir gün mutlaka.."

işin en ilginç kısmı filme dair başlıkta sözünü yazdığım şarkının bir kısmı çalındı ve ben eşlik ettim.. hayatımda hiç dinlemediğim ingilizce bir şarkıya eşlik ettim.. hala bilmiyorum nerden bildiğimi.. belki 1942 yılından sonra ölüp reenkarne olmuş bir bedenim (tööbeee) belki de şarkıları tamamlama "gift" im var.. çözemedim..

insanların benim yaptığım şeylerle benden mütevellit ilgilenmesinden hatta benim kullandığım kelimeleri kullanmalarından rahatsız olurum genelde.. herkes kendi ilgi alanını, ilgi alanlarıyla ilgili yerleri/siteleri/ürünleri/v.s leri kısacası benliğini kendi bulmalı bana kalırsa.. benden bir şey beğenildiğinde oyuncağını vermek istemeyen küçük kız kıskançlığına bürünüyorum.. o yüzden bu konuda dürtüldüm mü ters bir insan olabilirim haberiniz olsun ;).. ama tiyatro mevzuu hariç..

bugün oyun başlayana kadar salon çok boştu.. kapılar kapanıp oyun başladıktan sonra da içeri gelenler oldu da sonradan doldu.. üzüldüm bu duruma.. mekanikleşen dünyadaki mekanik olmayan nadir şeylerden tiyatro bu kadar az ilgiyi haketmiyor diye düşündüm.. keşke her koltuğa yetip doldurabilsem gibi manyakça düşünceler içerisine de girdim :D o da benim manyaklığım olsun..

manyak demişken.. bu günlerde etrafımdaki manyakların sayısı arttı.. daha ne kadar sûkunetimi muhafaza edebilirim bilemiyorum.. ama kendimi şaşkınlıkla izliyorum =))

son söz; bize oyun başlamadan beatles, sting, cat stevens v.s çalan, bizden sıcak çayını esirgemeyen Kağıthane Belediyesi'ne teşekkür eder şükranlarımızı sunarız efendim :)

!'^+%&/()=?_-*}][{$#

Gerçekten de bir cinnet herşeyi hallediyormuş yahu.. Dondurmam Gaymak'taki abimize hak veriyor, yazanı sevgiyle kucaklıyorum.. şimdi baktım Yüksel Aksu'ymuş..

Yaşasın getirmek fiiliyle mi geçirmek fiiliyle mi kullanıldığına karar veremediğim cinnet!!


"hiçsin!"

Cenneti Beklerken'i beklerken

efendim gösterime girdiği zamandan itibaren bu filmi izlemek istiyorum.. bunun çeşitli sebepleri var ama bana kalsın :D

nihayet google vasıtasıyla indirmovie diye bir sitede buldum.. normalde en son başvuracağım kaynaktır ama cenneti beklerken mp4 diye yazınca enteresandır ki virüssüz adultsız birşeyler çıktı :D DVDsi çoktan çıktı niye almıyorsun dediğinizi duyar gibiyim..

Alanlar varsa bilirler.. Türk filmleri ilk çıktığında 24ytl civarı olur.. zamanla 1.99 a kadar düşer.. bu film düşmüyor efenim :D aylardır araştırmadığım yer kalmadı hepsinde ilk çıktığı fiyatta :D

"bu yüzden zalimler için yaşasın cehennem!" misali "çulsuz ve kotalılar için yaşasın mp4!"puhaha tam şuan bu sözün kime ait olduğuna baktım yerlerdeyim :D

neyse konumuza dönersek filmin berbat ya da iyi oluşu umrumda bile değil.. azmetmenin ve kazanmanın haklı zaferini ve haklı gururunu yaşıyorum an itibariyle..

şu an 3. partın %64ü indi iki partımız daha var ve sonra (yüksek ihtimalle yarın) yabba dabba duu nidaları eşliğinde filmimizi izleyeceğim..

film hakkında uzun uzun yorumlar yapamam kendimi Atilla Dorsay sanmaya başlıyorum yoksa.. ama bittikten sonra üşenmezsem güzelmiş ya da kötüymüş derim :)

canımız kanımız vize takvimimiz belli oldu.. 24-26-27 kasım ve 3 aralık tarihlerinde her güne 2 sınav düşmek üzere 8 sınav bekliyor bizleri.. zor olacak ama ders çalışmak iyidir güzeldir.. zihni güzelce meşgul eder diye düşünmekteyiz.. Allah cümle öğrencilerimizin yardımcısı olsun..

%98 oldu 3. partı da nihayete erdiriyoruz.. vatana ve millete hayırlı olsun :) sevgiler, saygılar, hürmetler :P

sonradan aklıma geldi ekleme yapayım.. günün anlam ve öneminden bahsetmeyeceğim çünkü gereksiz insanlar bol bol tvde yaptılar bu işi.. terör örgütü lideriyle röportaj yapan davalardan kaçmak için Belçika vatandaşı olan iki kelimeyi bir araya getiremeyen haber sunucusunun sözde "Ata" sevgisi yeterince midemi bulandırdı.. tek bir şey söyleyeyim "çok özlüyoruz!"

çikolata

geceleri müzik dinlemeyi çok severim.. bu gece de kendime uzunca bir liste yapayım hatta uyuyana kadar onu dinleyeyim istedim.. ama her zaman olan şey yeniden oldu.. daha ikinci şarkıda takılıp kaldım.. her bitişinde üşenmeden oyunumda pause tuşuna basıp önceki deyip oyunuma geri dönüyorum..

şarkımız zakkum-ah çikolata..

zamanında bu isimli eğlenceli bir yazı hazırlamıştım.. çikolata aşkımı anlatacaktım, okuyup eğlenecektik ama bitirmek kısmet olmadı.. böylesi kısmetmiş..

şarkıyı listeye attım, başladıktan sonra gözüme masamın üzerindeki altın sarısı paket takıldı.. yarısından azı yenmiş antepfıslıklı bitter çikolata..

çikolata sözünde durur mu dersiniz? denemekten zarar gelmez yiyelim bakalım =))

bu yazıyı okurken canınız çekmese bile kalkın siz de birazcık yiyin.. hiç olmazsa endorfin salgılarsınız.. hem de aşık olduğunuz zamankinden bile daha fazla.. üstelik çikolata sizi terketmez, üzmez, canınızı yakmaz, aldatmaz, sevmediğini söylemez hiç olmazsa ;)

buyrun bir de video ekleyelim

damn good..

efendim her şey birkaç gün önce feysbuk zımbırtısıyla başladı.. ona göre 4 bana göre 2 senedir görüşmediğim arkadaşımı buldum :D hiç kimseyi bulduğuma bu kadar sevinmemiştim desem kimse alınmaz sanırım :D hattını kaybetmiş, ulaşamamamız bundan merak ettiyseniz :D

yıllar yılı görüşememekteydik kendileriyle.. bugün okulumun erken bitmesinden mütevellit müsait olduğumu söyledim o da sağolsun evine davet etti beni.. ama okula gittim mi hayır :D

okulu ekmeyi seviyorum.. geç yattığım günler ekmeye bayılıyorum :D sabah kalktım duşumu aldım cicilerimi giydim evine doğru yollandım efendim.. saatimi 8e kurmaktaki niyetim okula gitmekti ama kısmet değilmiş :D neyse 1 civarı uzun aramalar sonucunda buluştuk.. müstakbel damatla tanıştık ve evin yolunu tuttuk..

insan bazen etrafındaki herkesi unutabiliyor.. bazen seni gerçekten seven insanları unutabiliyorsun.. bazen saçma sapan şeylere takılıp meselenin özünü kaçırabiliyorsun..

bugün güzel bir gündü.. hayatımın en güzel günlerinden biriydi.. iyi ki var lan bu feysbuk dedim defalarca kendime.. sonra kızdım.. birinin dediği gibi vefasızlık sıradan hale gelmiş lan sende dedim..

eski günlerden konuştuk.. yeni günlerden konuştuk.. gelecek planlardan konuştuk.. insanlardan özellikle riyakar insanlardan konuştuk.. yemek hariç hiç susmadık sanırım..

ben nadir şekilde bir yerden ayrılmayı istemedim.. lanet olsun saat geç oluyor, hava kararıyor diye düşündüm..

insanın 2 sene boyunca herşeye rağmen bu kadar özünü koruyabilmesine şaşırdım.. o da bana aynını dedi ama insan kendini farkedemiyor :)

çok eğlendik, çok kızdık, çok sövdük.. zamanın değiştirdiği insanlara ve insanların değiştiği zamana kızdık..

uzun zamandır hiç bu kadar mutlu olmamıştım.. sonra tıklım tıklım berbat bir otobüste ama sırıtarak eve geldim.. kardeşimi sürüyerek markete götürdüm.. (kendisi evden dışarı çıkmayı pek sevmez) orda ice tea şeftaliyle beraber dünyanın en güzel içeceği olan Capri-Sun portakal ı buldum.. sadece 2 tane vardı.. birini aldığım için pişmanım :D bir fileye konmuş haldeydi ve içinde çocukluğumun en işe yaramaz ama en cazip gıdalarından biri vardı..


patlayan şeker!

yıllardır yememişim.. o kadar eğlendim ki..

okulumuzun yanında bir bakkal dükkanı vardı.. genel olarak zararlı ve markasız ürünler satardı.. leblebi tozu, üçgen şeklindeki kolonyalar, boyalı şekerler v.s v.s

o aslında patlayan şeker satmazdı ama onu hatırladım işte..

evdekiler ordan alışveriş yapmamıza kızardı.. ama takan kim :D

salı akşamı klasiği olarak HIMYM bölümü indirdim.. yarına altyazısını beklemek üzere.. bir de baktım altyazısı da çıkmış.. yeni bir site kendini ispat etmek için yapmış sanırım ama çok sevindik kardeşçeezimle :P

güzel şeyler oluyor.. güzel şeyler.. Hayat bizden umudunu kesmemişse biz niye ondan keselim ki di mi ;)

James Brown'dan geliyor

whoa-oa-oa! i feel good la la la la la la laaaa

:)

Bir ask için yapabilecegin her seyi yaptigina inaniyorsan ve buna ragmen hala yalnizsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasina koymustur ve yaptiklarin onun dudaginda hafif bir gülümseme yaratmaktan baska hiçbir ise yaramayacaktir.

Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazirdir. Hani agzinla kus tutsan "Bu kusun kanadi neden beyaz degil?" diye bir soruyla bile karsilasabilirsin.. iki ucu keskin biçaktir bu isin. Yaptiklarinla degil yapmadiklarinla yargilanirsin her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. Iyi halin cezanda indirim saglamaz.

Sen, "Ama senin için sunu yaptim" derken o, "sunu yapmadin" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karsiliginda mutlaka baska bir iddiayla karsilasacaksindir. Üzülme, sen aski yasanmasi gerektigi gibi yasadin.Özledin, içtin, agladin, güldün, sarkilar söyledin, düsündün, siirler yazdin. "Peki o ne yapti" deme. Herkes kendinden sorumludur askta. Sen askini doya doya yasarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yasiyorsa, ve bu eksikligi bildigi halde tamamlamak için ugrasmiyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayati iskalama lüksün yok senin. Onun varsa, birak o lüksü sonuna kadar yasasin.

Her zamanki gibi yasayacaksin sen. "Acilara tutunarak" yasamayi ögreneli çok oldu. Hem ne olmus yani, yalnizlik o kadar da kötü bir sey degil. Sen mutlulugu hiçbir zaman bir tek kisiye baglamadin ki.... Epeydir eline almadigin kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmedigin sokaklarinda gezip yeni yasamlara tanik olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakini baligin yaninda. Üstelik diledigin kadar sarhos olma özgürlügü de cabasi....

Sen yüreginin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acitsa da içini unutma; yasadigin sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüregini ve yüreginde tasidigin sevda duygusunu. Elbet bitecek günese hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetisen ciliz ve minik bitkiler degil, günesin çiçekleri dolduracak yüregini...

Nazım Hikmet Ran Tahir ile Zühre..

Tahir ile Zührenin en sevdiğim kısmı..

Tahir olmak da ayıp değil,
Zühre olmak da,
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte,
Yani yürekte..

sevdiğim bi insan hatırlattı bunu bana.. sağolsun varolsun..


insanların hayatımdaki önemleri değişiyor..


ben gitgide daha mutlu oluyorum..


bugün Amerikadaki büyük arkadaşımdan tekrar kart aldım..


çok sevdiğim bir Yiğit Özgür karikatürü var.. bakmasanıza lan Türkiye'de güzel şeyler de oluyor diye.. o geldi tam bu noktada aklıma.. sLn'den istedim bulmadı.. alacağı olsun :)

postcrossing v.2

benim yazı yazmamı bekliyormuş sanırım.. bugün 2 kart daha geldi.. yine ben sevinçten zıplama moduna geçtim..


biri finlandiyadan.. bu sefer uzun uzun şeyler öğretmiş bana sağolsun.. olen käynyt istanbulissa ja ihastuin siihen.. i've been to istanbul and fell in love with it mealindeymiş.. sağolsun bütün finlandiya postları cross etme meraklısı olduğundan ve benim profilimde tell me smth in your own language şeklinde bir şey yazdığından dolayı yakın zamanda finceyi sökeceğime inanıyorum.. o da benim gibi film izlemeyi çok seviyormuş hatta türk-alman yapımı yaşamın kıyısındayı izlemiş ve çok beğenmiş :D ben de izledim ve beğendim diye cevap vermeme rağmen aslında hiç beğenmemiştim :D ama yabancılara karşı kendimizi yüceltmemiz lazım :D ismi Simi imiş arkadaşımızın..






üzerindeki pullara bayıldığımı söylememe gerek bile yok.. tamı tamına 5 pul vardı yahu DD:





benim yolladığım kartların üzerinde pul olmadan gittiğini farkettim bugün.. sinirlendim efendim pttye.. yazıklar olsun dileklerimi iletiyorum burdan kendilerine.. yazıklar olsun nasıl bir dilekse artık :D



diğer kartımız Almanya'dan gelmiş.. lisedeki Ali hocam, şu ana kadar bana ve evdekilere Almanya'dan gelen kartlar bana şunu gösterdi.. Almanlar ve Almanca bilenler çok kötü yazıyor efendim.. ne yazdıklarını okumak için uzun süre metne bakmanız gerekiyor.. mesela bana gelen kartın Almanyadan olduğunu DE şeklindeki postcard ID den anladım.. hangi şehirden olduğunu hala çözemedim ısrarla cologne diye okuyorum ama kolonya ismini bir şehre yakıştıramadım pek :D ismi de sasnina değil sabrinaymış mesela profilinden baktım :D


kesin insanlar benim yazdıklarımı da okuyamıyor ama hadi hayırlısı :D







bu da pulumuz :) üzerinde ne yazdığını seçemedim pek.. saat de geç oldu gözler görmüyor :D


postcrossing

yaşlı teyzeler vardır hani.. bir kedi / köpek alırlar.. hayatlarının merkezine onu koyarlar.. bir insandan, bir evlattan çok severler onu.. heroesdaki mr.Muggles&Anne diyalogu gibi..

ben de kartlara dadandım bu ara.. yaşlarımız aynı olmasa da yaşadıklarımız ortak.. terkedilmişlik.. anlaşılmazlık.. yalnızlık..

neyse amacımızdan sapmayalım.. dedim ya kartlara dadandım diye.. bugün de bana gelenleri paylaşayım istedim.. bugünü geçirme şeklim de bu olsun.. başlıyorum müsadenizle.. tıklayıp büyütebilirsiniz resimleri..





bu gelen ilk kartım.. hollandadan Chantal isimli bir arkadaşımız göndermiş.. cardda "good luck from groningen" yazılıymış.. postcard için çok güzel bir başlangıç.. şansıma olumlu etki yapmasa da..
bu da onun pulu..




bu ikinci..finlandiyadan gelmiş.. en sevimlilerinden biri kendisi.. Tiina isimli 17 yaşındaki bir arkadaştan.. Terverisiä Suomesta (greetings from finland) mimun nimeni on Tiina ja minä olen 17 vuota vanha.. (my name is Tiina i am 17 years old) sözcüklerini kendisinden öğrendik pek bi mutlu olduk :)

pulu ve sevimli kelebekleri için hemen aşağıya bakınız :)












3 numara :) Frisco/Texas USA dan.. Daw Family sağolsun elleriyle yapmış bu sevimli kartımızı.. kendileri friscoyu hiç sevmiyorlarmış sürekli dallasa kaçıyorlarmış ama biz sevdik.. en azından sessiz sakin bir yere benziyor :) bu da ailemizin pulu :)




4 ve 5 beraber geldi.. o yüzden rastgele koydum.. ikisine de çok fazla sevindim..




bu 5 yaşında dünya sevimlisi bir kardeşimize ait.. ismi Mina.. insanlar 5 yaşında başkalarına kart atabilecek hale geliyorlar bu harika birşey bence.. deutschland ın traditional cloth uymuş.. sadece seramonilerde giyiliyormuş.. alles gute fürdich demiş bize.. kısıtlı Almancamızla biz de anladık ama o yine de yazmış "All the best for you" mealinde diye.. üzerine bir de hello kitty stickerını layık görmüş bana.. yolda görsem yanaklarını deli gibi sıkmak isteyeceğim türden bir arkadaşımız :)




ben 5 yaşındayken diğer ülkelerin varlığından bile habersizdim be :P
bu da sevimli kardeşimizin stickerı ve pulları.





pulları da harika yaf.. 5 yaşındaki bir çocuk bu kadar zevkli olamaz.. demek ki neymiş anne faktörü çok önemliymiş :P






5 numaramız.. bu da finlandiyadan.. durup durup bakıyorum.. resmi muhteşem.. en sevdiğim çiçek olan papatya.. mis gibi çocukluğum kokar kendileri...

16 yaşında bir kardeşimizdenmiş.. ismi Henna.. moi ja terveisiä Suomesta yı öğretmiş bize sağolsun :) moi ja haricindekini öğrenmiştik zaten 2. kartımızda.. moi ja hello demekmiş.. Türkiye'ye kart yolladığı için çok heyecanlıymış zira iki kez marmarise gelmiş ve annesiyle beraber tekrar gelmeyi umuyorlarmış.. bu seneki eurovision şarkımızı ve Tarkanı çok seviyormuş.. Tarkan'a dünya yıldızı dediklerinde gülen varsa buyursun lütfen.. aha da Finlandiyadan hayranı var adamın.. kıl oldum abi klibini gönderip herşeyi bitirsem mi :)) pul seçimi de harika arkadaşımızın.. ülkemizi çok sevmiş sanırım bu kadar özendiğine göre =))



şimdilik bu kadar sayın okuyucular.. yenileri geldikçe seve seve paylaşırım sizle..

bugün cumhuriyetimizin bayramı.. bugün 29 ekim.. kutlu ve mutlu olsun.. sonsuza dek..


bugün de devrim arabalarına gittik ailecek.. anlatmaya takadim yok.. çok yorgunum.. bedenen olmasını mislilerce tercih edeceğim bir yorgunluk..

sLn anlatmış benim yerime.. eğer benimkini okuyup onunkini okumayan kimse varsa burdan buyurabilir..

http://slnnn.blogspot.com/2008/10/devrim-arabalar.html

herkese iyi günler dilerim..
çok kalmayacağım.. bu akşam 70li yaşlarında biri beni mutluluk sarhoşu etti resmen.. günün bütün negatifliğini aldı üzerimden.. birini mutlu etmek çok güzel duyguymuş..

Hello, Canan (I hope I spelled your name right!) Thank you for the wonderful
card you sent. I love the puppets! I am looking forward to visiting the
website you included on the card so that I can find out more about them. I
enjoy doing online research! I have received several Moomin cards from Finland,
but yours is the first puppet card I have received and I really like it! Thank
you for explaining the 'shadowplay' to me! That always helps so much.
Thankyou, again, for the card!
Best wishes to you!
Shirley

"I didn't know, until I read your profile, that you are new to Postcrossing. If you will e-mail me your address, I will be glad to send you a card. I love sending them. You can send your address through Postcrossing or you can use my own e-mail address: *******

Have a nice day!
Shirley"

ortaoyununu anlatmıştım kendisine :) birinin benim yolladığım kartla bu kadar mutlu olması beni çok mutlu etti.. özellikle böyle bir günümde bunları okumak beni daha da çok mutlu etti..

ne demiş şair, şarkıcı, sunucu herbişey EG


herşeye rağmen gökyüzüne bakıp güzel bişeyler hissetmek ne güzel =))

ssshhh

deliliğe vurmak diye bir tabir vardır.. çok kullanmam ama yaşıyorum şu sıralar.. gerçek manada deliliğe vurdum..

dibine kadar saçma sapan şeyler yapıyorum.. o kadar çok insanı dinliyorum ki ve kafam o kadar karışık ki.. sonra pişman oluyorum ama elimden hiçbir şey gelmiyor.. evet yine bir pişmanlık anındayım.. insan olaylarda başkalarından çok kendine kızıyor sanırım.. tek başına kaldığında, yastığa başını koyduğunda en çok kendine kızıyor.. ya da başkalarına kızamıyor oluşunun acısını kendinden çıkarıyor..

insan diş fırçasının hangisi olduğunu unutur mu? ya da biriyle yaptığı uuuupuzun diyalog sonrasında o insanı o gün gördüğünü? hangi otobüse bindiğini? neden beyin unutmak istediği şeylere kendi karar verir ki?

ben de bugün itibariyle yeni bi karar verdim.. susmaya.. blog filan da yazmicam artık.. şimdiye kadar konuştum da ne oldu? belki en iyisidir susmak.. zehrini alır insanın..

belki de değildir bilmiyorum.. ama umrumda da değil.. bir kez de bunu denesek ne çıkar..

güzel filmler geliyor bu ara gösterime.. sLn ile gitmeye kararlıyız çoğuna.. ne kadarına yetişiriz bilmiyorum ama vakit bulursanız gidin.. sonra güzel güzel günler geçirin.. gülümseyin.. çevrenizdeki insanların gülümsemesini sağlayın.. insanları sevin, kendinizi sevin.. söylediğiniz sözlerin size de söyleniyor olabileceğini düşünüp ona göre tartıp söyleyin.. tiyatroya gidin.. (ilkini sLn anlatmıştı yeni biletimizi de aldık.. "Tekrar Çal Sam" hem de bu sefer 40 kez bilet aldığım siteden öğrenci kısmını işaretlemeyi de unutmadım.. başımda sLnin oluşu faktörünü de unutmamak gerek tabi..) siz de yapın işte birşeyler.. ben yokmuşum gibi.. zaten belki de hiç olmadım ki..

bu arada okuyucularım diye bir zımbırtı ekledim bloguma..eğer yazdıklarımı beğeniyorsanız ya da okumaya değer buluyorsanız bir ara tıklayıverin.. orda birini görmek beni çok mutlu edecektir emin olun :)

çok konuştum farkındayım.. haydi hep beraber ssshhhhhh...

CEVDET: Bu yıl kış uzun süreceğe benziyor.
SEDAT:Öyle görünüyor
CEVDET: Eskiler buna pastırma yazı der
SEDAT: Sonbahar yaprakları hala yerlerde, çiğnenmiş sonbahar yaprakları.
CEVDET: Kış uzun sürecek
SEDAT: Belkide ömrümüzün en uzun kışı Cehennem en uzun kışı
CEVDET: Eve uğradım burada olduğunu söylediler. Buketle birlikte.
SEDAT: Buket..
CEVDET: Nerde o?
SEDAT: Gitti. Biliyor musun? Ceyhunla evlenecek.
CEVDET: Emin misin?
SEDAT: Evet.
CEVDET: Belkide evlenmez ne bilim bakarsın bi terslik olur.
SEDAT: Hepsi gittiler Cehennem. Ne Yeşim kaldı, ne Melek, ne de Buket.
CEVDET: Havada gittikçe serinliyor.
SEDAT: İçime kar yağıyor Cehennem. Bütün sonbahar yaprakları çürüyor.
CEVDET: Gidelim.
SEDAT: Beni yalnız bırak
CEVDET: Peki.
SEDAT: Cehennem! Git onlara deki; Sedat Yalçın bi daha asla aşık olmicak.



dünyanın en güzel dizisinin dünyanın en güzel diyalogu..öle işte..
canım yine yazmak istedi.. ne yazacağımı bilmiyorum.. büyük ihtimal yine sıkıcı bir yazı olacak buraya kadar gelmişseniz devam etmeden önce iyi düşünün derim..

önceden söylediğim üzere okulum pazartesi günü başladı (!) tabi buna başlamak denirse.. iki gündür pek değerli hocalarımız toplantı yapıyormuş.. gidip gidip boş dönüyoruz.. daha doğrusu dönmüyoruz.. sabahın köründen arkadaşlarla buluşmak enteresan bir duyguymuş yaşıyoruz ama tavsiye etmiyoruz efendim uykunuzu alın önce..

yarın yine erkenden okula gideceğiz.. bakalım hocalarımız teşrif edecek mi.. etmeyecekse de değişik planlarımız var buluruz birşeyler ;)

hayatın değişik yönlerini keşfediyorum bu aralar.. inişlerini, çıkışlarını dibine kadar yaşıyorum.. çıkışlarını yaşarken seviniyorsak inişlerini yaşarken de üzülmeyi bilmeliyiz değil mi? ya da belki bu hayat başka bir dünyanın cehennemidir bilemeyiz ki..

cumartesi günü disco kralının ilk bölümünü izledik ailecek.. başından sonuna kadar her karesinde Gürgen&Murat ikilisini arayarak.. ilk defa bir Okan Bayülgen programında bu kadar sıkıldım yahu.. ışığı kapamaya üşenmesem sonuna kadar bile dayanamayacaktım.. ilk haftanın azizliğine veriyoruz efendim.. daha iyi olacak inşallah..

dün gece açığı kapamak için youtube dan bol bol videolarını izledim ikisinin.. uzun zaman sonra gülmek, kahkaha atmak, bunu sessiz yapmaya çalışmak, beceremeyip nefessiz kalmak ve bir süreliğine de olsa hiçbir şey düşünmemek çok güzeldi.. canı sıkılanlara tavsiyemdir..

bir yerden tutunduysak hayata, boşa geçirmemeli bırakmamalı değil mi?

ülker çikolatalı gofret

rüyalarımla ilgili yazdıklarımı iki yazı aşağıda bulabilirsiniz.. dün gece tavan yaptı bu saçmalıklar.. itiraf edeyim komik gelmedi değil.. son birkaç günde gülmeme vesile olan tek olay bu oldu hatta..

efendim Mimar Sinan'ın Süleymaniye Camii ile ilgili bir olayından bahsedilir.. Koca Sinan yaptığı işin planını sütunların arasına koymuş restorasyon yapılması gerektiğinde uğraşılmasın diye.. rüyam da burdan esinlenilmiş sanıyorum.. şöyle ki;

sol ayak baldırımda 3 tane delik ve bu delikleri kapayan tıpalar çıktı.. Atam (o bu rüyada geçtiği için kendimden utanıyorum:( ) bu konuda birşeyler yazmış o tıpamsı şeylerin altında önemli şeyler varmış.. kim olduğunu hatırlamıyorum ama yengem olması kuvvetle muhtemel tek tek tıpaları çıkarıyor biz de altında ne olduğunu görüp şaşırıyoruz..

birincisinden beyaz bir sıvı çıktı.. süt gibi.. ne olduğunu hatırlamıyorum ama aaa diye bir yorumda bulunmuştuk onu hatırlıyorum..

üçüncüsünden ne çıktığını net hatırlamamakla beraber su gibi birşey olduğu kalmış aklımda..

sıra geldi ikincisine.. bildiğiniz orijinal boy, bütün ülker çikolatalı gofret çıktı efendim.. hem de o kadar şaşırdık ki aa bu bir mucize filan diye.. ayağımda olmasına şaşırmadık da.. kabı yoktu ama senelerdir yediğim gofreti tanırım.. kabı da ayağımı acıtmasın diye mi yoksa reklam olmasın diye mi yoktu onu bilmiyorum..

merak ediyorsanız söyleyeyim o çikolatayı yemedim.. çok iğrenç olurdu yaf ıyyy :S

diğer rüyalarımda ise kendime simli bir ruj sürüyordum, 3 yaşındaki kuzenimin mektup arkadaşı vardı, ailecek kahvaltı yapıyorduk, kardeşimle yüzlerce dev oyuncak satın almıştık ve daha hatırlayamadığım birkaç tane rüya.. hepsinden sonra da tek tek uyandım.. hayır deli değilim bakmayın bana öyle..

çikolataya ihtiyacınız olursa beni çağırabilirsiniz.. gerçekte tıpalar yok ama inanırsam baldırımdan ülker çikolatalı gofret çıkarabilirim bence.. al sana bir imkansız daha.. Adam Fawer çıksın olasılıklı desin bakim 8-)

uyandım mı tekrar uyumak istiyorum.. uyudum mu bir an önce uyanmak istiyorum.. böyle bir kısır döngü devam ediyor.. Allah yardımcım olsun..

siz siz olun aklınıza mukayyet olun değerli okuyucularım.. (slogan gibi oldu bu da)

karanlıklar uzaklaştı, okul vakti yaklaştı

böyle bir çocuk şarkısı vardı.. başını sonunu hatırlamıyorum pek google dan bakamayacak kadar da üşengecim.. merak edenler bakıp azcık bilgi verirse iyi olur bana da :)

yazının başlığından anlayabileceğiniz gibi okulum açılıyor artık.. (evet benimki bu kadar geç açılıyor) değişiklik yoksa pazartesi günü 3. sınıfımın ilk okul günü olacak ve ben yine aynı ikilemdeyim.. evde durmaktan çok bunalmanın verdiği okula gitme isteği; derslerden, binadan, görevlilerden, hocalardan, sabah erken kalkmaktan nefret etmenin getirdiği evde oturma isteği..

aldığım eski duyumlara göre bu sene ikinci yabancı dil olarak çince, ibranice, lehçe, rusça ve bi tane daha dilden birini seçecektik.. neyse ki o duyum yalan çıktı sanırım.. kendimi bu dillerden birini öğrenek için cebelleşirken düşünemiyordum çünkü.. çinceyi seçmek istemiştim ben bunların içerisinden.. çekik gözlü kardeşlerime dair tek bildiğim "yattaa" bir de "watashi wa" (candy'den o da) iken heves etmiştim işte.. ama yanlış olmasına üzüldüm dersem çarpılırım :)

hiçbir zaman okul için çok hevesli olmadım.. lisedeyken de sevmezdim.. üniversitede liseyi özlediğimi düşünürsek ileride de bu günleri özleyeceğim aşikar.. ama ben yine de istemiyorum işte.. bi gün gözlerimi açayım ve her şeyim düzene girmiş olsun istiyorum.. harika bir hayat beni bekliyor olsun istiyorum.. etrafımda güzel insanlar olsun istiyorum.. o dünyada kimse kimseyi üzmüyor, kırmıyor, kimse acı çekmiyor, herkes mutlu şekilde hayatını sürdürüyor olsun istiyorum..

kim demiş imkansız diye bir şey yoktur diye 8-) bakın ben buldum bile.. yine de isteyince ne kaybederiz ki? dualarımızı gerçekleştirmeyecek olsaydı istemeyi vadetmezdi değil mi?

bu sırada 110 çalıyor efenim..

şimdi kapı çalsa
sen elinde bavulunla
sevgilim ben geldim desen
hep beni sevsen...

kapının çalmasını bekleyen herkese gelsin 8-)

düş

anlamsız rüyalar görüyorum bu ara.. rüyamda bitler oluyor, halamla uçağa binip bi yerlere gidiyorum.. sora orda how i met your motherdaki Barney'e benzeyen biriyle tanışıyorum, muhabbet ediyoruz Türkçe.. (tabii bunda 1. sezonu ikinci kez izleyişimin de payı var) sonra birileri tarafından kovalanıyorum.. kaçıyorum.. yoruluyorum..

ruh halim mi bozuk bilmiyorum ama her seferinde yataktan sıçratarak uyandıracak kadar tuhaf rüyalar görüyorum.. sonra telefon... her sabah avea mesaj yollamasa ölür di mi.. ya da zamanında gelmeyen raporların gelesi tutmasa..

tatsızım.. genelde insanlar canı sıkkın olduğunda yazar ama bu sefer yazamayacak kadar tatsızım.. insanları daha fazla tanımaya, tanımlamaya karar verdim bu ara.. kimler yanımda, kimler yanımda gibi duruyor, kimler benimle gülmeyi seviyor hepsini tanımlamaya çalışacağım..

bu seferlik bu kadar olsun.. günlerdir olmasını istediğim şeyi bir de burdan isteyeyim müsadenizle.. kumral, at kuyruklu, 2-3 yaşlarındaki, cıvıl cıvıl ve dünya sevimlisi kız... yine rüyama gel olur mu?
canım sıkkın olduğunda sürekli oyun oynuyormuşum onu farkettim geçenlerde.. bir hafta içinde mario tarzı atlamalı zıplamalı bir oyunu 3 defa bitirince artık yeni oyunlar bulma zamanı dedim..

2600 tane atari oyunu buldum şimdi..1983 yapımı çoğu.. küçükken alt kata kaçıp mario oynayışımız geldi aklıma..annemler ben çok meraklı olduğum için kızardı.. kaçıp yine oynardık.. nasıl olduğunu hala bilmediğim şekilde üst kattaki evimizde hatta yan binadaki komşularımızda bile kanal araması yapıldığında bizim atari ekranı görünürdü.. antenlerin ayrı olduğunu söylememe gerek yok sanırım.. belki bu genel birşeydi bilmiyorum..

aklıma takılan bir şeyi sormak istedim belki bir bilen vardır..

bir tank oyunu vardı.. ortada korumamız gereken bir kartal heykeli vardı.. yanılmıyorsam 20 tane tank vardı vurmamız gereken.. o tankları vurdun mu bir sonraki level a geçiyordu.. oyunun içinde bazen ödüller çıkıyordu kartalın etrafını granit yapan ya da seni dokunulmaz filan yapan.. o oyunun ismini hatırlayabilen varsa çok minnettar olurum.. o oyunu bulabilen olursa en şahane en süper insandır gözümde.. hadi bi el atın yahu.. sizin de bana işiniz düşer :P

placebo çalınıyor tam bu anda kulağıma.. protect me from what i want.....


sonradan gelen edit: oyunu buldum ismi tank mış :)

Alone

yıllaaarrr yıllar önce sLn kod adlı vudu hatunu pası bana atmıştı benim de topu ağlara yuvarlayıp gool diye bağırmam gerekiyordu.. ama ben ne yaptım topu aldım kendi etrafımda döndükçe döndüm döndükçe döndüm taa ki bugüne kadar.. sıra geldi yuvarlamaya ama şöyle bir sorunumuz var..

"filmi unuttum"

ikizler vardı ve biri ölmüştü onu hatırlıyorum :P ehmm baştan başlayalım hatırladım filmi..



efendim ilk filmimiz sLn şahsının bahsettiği gibi shutter idi.. gayet de beğendik kendilerini.. dedik ki madem bu yönetmen kardeşimiz güzel bir film yapmış bunun devamını da getirmiştir.. bu vesileyle bu da tayland yapımı olan ikinci filmimiz alone u izledik..pek de beğendik kendilerini.. aşk, kıskançlık, gerilim, nefret, kötülük, iyilik hepsi içiçeydi..



kızlarımızın isimlerini unuttum hemen imdbden bakıyorum..pim ve ploy imiş.. lise çağına kadar yapışık olup sonra ayrılan kardeşlerin öyküsü anlatılıyor filmde..



diğer filme nazaran fazla duygusal ve fazla hareketli oluşu dikkatlerden kaçmıyor.. korku adına aradığınızı belki bulamıyorsunuz ama yine de gerilimi ile sizi kendine çekiyor ve özellikle bir kısmında "vayy" "anaaa" "hobaaa" "yuhhh" gibi şaşırma ünlemlerinden size uygun olanı kullanabiliyorsunuz..



testere 1den beri ters köşe yapan filmleri çok sevmişimdir.. belki daha önce seviyordum ama hatırlamıyorum.. özellikle prestiji de sevme sebebim bu kısım olmuştur.. filmin başından sonunu çıkarabildiğiniz romantik komedileri, sonunda her seferinde Dünya'nın ya da sadece Amerika'nın kurtarılacağını bildiğiniz felaket içerikli aksiyon filmlerini ya da ne bileyim sonunda kötü adamların kaybettiği ve benim inandığım kötüye birşey olmaz lafının çiğnendiği macera filmlerini daralarak hatta arada molalar vererek izlediğimi söylemeliyim :)



japon yapıyor kardeşim der yurdum insanı yeni bir elektronik eşya gördüğünde.. bunun yeni uyarlaması korku filmlerine olacak sanırım.. zira son zamanlarda izlediğim en güzel korku filmleri çekik gözlü kardeşlerimize ait.. (tam bu sırada metrodaki Hiro Nakamura kardeşimize selam ederim.. yanımdakilere kime benzediğini anlatana kadar kendisi de anladı sanırım sırıttı uzun süre.. demek tek benzeten ben değilim :D kendisine burdan YATTAAAA!!!! demek istiyorum müsadenizle)



hollywoodtan nefret etmemi sağladılar artık.. özellikle köy, mumya evi gibi absürd filmlerden sonra.. birbirlerine çok benzediklerinden dolayı ayırt etmem uzun sürüyor ama konuya bağlanınca sizi etkilemeyi başarıyor..



ayırt etme deyince aklıma geldi.. 2 ya da 3 sene önce internette dolaşan meşhur göze kezzap dökülme v.s videosu vardı japon yapımı olduğunu anımsadığım..videoyu başından sonuna kadar izlememe rağmen hiçbir şey anlamamıştım.. ablanın yüzüne kezzap döküldü nasıl hayatına devam ediyor o nasıl orda o nasıl burda diye sorup sorup durmuştum.. meğer videoda bir sürü insan varmış ben hepsini iki kişiden ibaret sanıyormuşum..video biraz da kalitesiz olunca hiçbirini seçememişim.. mevzuyu anlayınca çok gülmüştüm kendime.. öyle işte...



bugün tvde dünyanın en sevimli yaratığını gördüm.. izlemediğim bir yarışmayı izledim onun sayesinde.. nazar değmez umarım dünya sevimlisi şeye :) Allah hepimize bundan bir tane nasip etsin =) görüntüyü videodan caps aldım kötü çıkmışsa bütün videoyu buradan görebilirsiniz:

http://www.medyafaresi.com/index.php?hid=17075&cid=3

bu da benim aldığım caps;








bugünkü yazımızın da sonuna geldik sevgili okurlarım (havaya da girdim :P) artık kötü olan şeylerden bahsetmekten vazgeçtiğim için bahsedebilecek iyi başka bir şeyim yok.. bu sefer de böyle olsun diyelim ve yazımızın burada sonuna gelelim.. yeni tanıştığım bir arkadaşımın da dediği gibi peygamber sabrı varmış bende.. bakalım nereye kadar etkisini gösterecek.. sevgiyle kalın efenim..



hayat eskisi gibi değil
hiç canım istemiyor düşünmek
hiç canım istemiyor yürümek
sadece sessizliği duymak isterdim

neden uçup gidemiyorum?
neden bağlı kanatlarım?
neden saat hiç durmuyor?
ve nedenler hiç rahatlatmıyor?

bir yaz günü, bir yaz günü

hiç açıköğretim sınavına girdin mi??

evet şarkının böyle olmadığnın farkındayım ama ölümü düşünmenin yazı kışı olmaz teoman abimiz saçmalamış ben de mantıklı bir hale getirdim (H)

neyse saçmalıklarımı geçersek konunun ne olduğunu aşağı yukarı anladınız sanırım..

muhasebe-matematik-hukuk ==> açıköğretim bütünlemeleriiiiiiiiiii

günlerce içim sıkıntı oturtan, sahura kadar trt4 videolarını izlemek zorunda bırakan aptal sınavlar silsilesi..

3ü gitti 1i kaldı.. hayatımda ilk defa bir sınavda son 3 kişiye kaldım.. muhasebe sağolsun 8-)

efenim insanlar kendilerine ya da başkalarına şiddet eğiliminde olabiliyorlar.. sadist, mazoşist gibi kavramlar bulmuşlar değerli büyüklerimiz bu konular için.. mazoşizmin tavanlarındayım ben de..

senin neyine gerek açıköğretim zeka geriliğine sahip blog yazarı kişisi.. oturup kuzu kuzu kendi bölümünü okusana.. sabahın köründe en oruçlu halinle kalkıp sınava koşturmak da neyin nesi..

tek amacım 4 sınavın 2sinden geçmek.. gelecek sene için kendime güvenmiyorum ama en azından 1. sınıfı geçmiş olucam.. tam bu noktada dualarıma amin derseniz dünyanın en mutlu kişisi olurum çok değerli blog okuları.. demezseniz de sağlık olsun napalım :P

sınav konusunda çok bahtsızımdır.. össde yanımda oturan çocuk soruları dudaklarını kıpırdatarak okuyordu ben tam cinnet içerisinde türkçe kısmını bitirdim o matematiğe mi geçti naptı bilmiyorum kapadı çenesini.. hayır kafa atmadım sakin bir insanım ben..

ydsyi hatırlamıyorum muhtemelen sakin geçmiştir vukuat olsa hatırlardım.. açıköğretimin vizesinin ilk gününde önümdeki abla sağolsun deli gibi ayaklarını sallıyordu.. bilen bilir ben de sallarım çok fazla ama abla eroin krizi geçiriyor gibiydi.. soruları okuyamadım mide bulantımdan..

finallerde ise önümdeki genç arkadaşım yaklaşık 1-1,5 mm genişliğinde siyah beyaz t-shirt giymişti.. sağolsun arkaya her yaslandığında gözlerimi kamaştırıyordu.. hipnotize olmaktan korktuğum için cevap kağıdını filan yukarı kaldırdım bir ara..

finallerin diğer gününde ise en öndeydim..sorun değilmiş gibi görünüyor değil mi? sorunların en büyüğü aslında.. 2 tane görevli arkadaşımızdan birinin bütün şahsi problemlerini biliyorum.. yalnız diğer arkadaşına kimseye söyleme dediği için sizle paylaşamam.. üzgünüm... prensiplerim var..

bugün de önümdeki "olgun" ablanın saçları olduğu gibi sırtındaydı.. ve benim en takıntılı olduğum şeydir kıl.. bi ara çaktırmadan kalemle hepsini düşüreyim diye düşündüm ama yakalanırsam ne söyleyeceğime dair hiçbir bahane bulamadım ve vazgeçtim..

zaten bahtsız bir insan olmuşumdur hayatım boyunca.. dünyada benden başka örnek var mıdır ki körüklü otobüste ilk kapıyla ikinci kapının ortasında düz ayakta duruyorken sırılsıklam olsun.. hayır efendim camdan filan gelmedi alttan geldi.. bilen bilir körüklünün 4 hali vardır..

yeni yeşil uzay aracı görünümüne sahip olanlar, eski yeşiller, nisbeten yeni kırmızılar ve en kötü olan 1983 yapımı filan olduğunu duyduğum kırmızılar..

tahmin etmesi imkansız değil herhalde ben en sonuncudaydım..aşırı yağmur yağıyordu.. yanlış hatırlamıyor isem otobüse bineli 5dk bile olmamıştı.. lise zamanı olduğu ve sabah erkenden çıktığım için otobüs en kalabalık halindeydi.. güzel güzel yolculuğumuzu yapıyorken araba su birikintisinden geçti o sırada otobüslerin altında olan kapakımsı şeylerden biri kalktı ve bütün su benim üzerime..... dolu otobüste, insanlar yan yanayken yanımdakilere damla gelmez iken bütün su benim başımdan aşağı döküldü.. sanırım belediye uykusuz olduğumu farkedip yeni servisini benim üzerimde denedi.. ben sinirlenince de yapım aşamasında kaldırdı sistemi..

eğer inanmayan, yok canım diyen varsa ayrıntı verebilirim ama yazı çok uzun oldu sıkılacaksınız okurken :D

velhasıl kelam (evet evet blog yazarı Arapça da biliyo :D) şanssız bir insanım bu konularda.. ama tek bi konudaki şansım hepsini bloke edebiliyor =) öle işte..

gün geçmiyor ki yeni bir okurum olduğunu öğrenmeyeyim.. her öğrendiğimde ayrı bir utangaçlık hali her öğrendiğimde ayrı bir mutluluk.. sağolun varolun efendim eğer buraya gelene kadar okmaktan sıkılmadıysanız cennetliksiniz :D ben Türkiye-diaspora maçına bakmaya gidiyorum sınava çalışmadan önce.. hayırlı haberler alırız inşallah..

dip not: canım aplam haklıymışsın yahu.. dünyanın en sinir bozucu haliymiş.. artık hiçbişey yapmamaya karar verdim ya da kendi içimde yapmaya..


edit: bir yaz günü bir yaz günü hiç bu kadar üşüdün mü?
rüzgar gülü rüzgar gülü hiç ölümü düşündün mü?

imiş şarkı yanlış biliyormuşum.. rüzgar gülüne ölümü düşündün mü diye sorması da yeterince saçma ama benim hatamı telafi etmiyor :D kusura bakma okuyucu ya teomanı hiç sevmem zaten :D

:(

keyifli şeylerden bahsedecektik bugün..eve gelip te o haberi görene kadar niyetim öyleydi de..


buyrun bu haber:


Ümit ölümden döndü

RECAİ AKSU


Köln’de forma giyen yıldız futbolcu, Karlsruhe ile oynadıkları lig maçında bir anda yere yığıldı. Ümit Özat’ın boğazına kaçan dili doktorların hayati müdahalesiyle çıkarılırken, Daum ve Mondragon gözyaşlarına boğuldu.

Almanya Ligi’nde Christoph Daum’un çalıştırdığı Köln’de forma giyen Ümit Özat, Karlsruhe ile deplasmanda oynadıkları maçta ölümün eşiğinden döndü.

Köln’ün kaptanlığını yapan tecrübeli futbolcu, maçın 27. dakikasında tansiyonu düşünce topsuz alanda yere yığıldı. Vakit kaybetmeden sahaya giren doktorlar, dili dönen ve bu nedenle nefessiz kalan başarılı futbolcuya çok kritik bir müdahalede bulundu. Ümit’in dilini boğazından çıkaran doktorlar daha sonra deneyimli oyuncuya kalp masajı uyguladı. Bu sırada sahadaki futbolcular ve seyirciler büyük bir korku yaşarken, Daum ile kaleci Mondragon’un gözyaşlarını tutamadıkları gözlendi. Doktorlar sedyeyle ambulansa götürülen Ümit Özat’ın sağlık durumunun iyi olduğunu işaret edince hakem uzun süre duran oyunu yeniden başlattı.

Sessizce bekleyen iki takım taraftarları da, stat hoparlörlerinden Ümit’in hayati tehlikesinin bulunmadığı açıklanınca bu güzel haberi alkışlarla karşıladı.Köln Menajeri Michael Meier, hastaneye kaldırılan Ümit’in kardiyoloji bölümünde tedavi altına alındığını bildirdi. Geceyi hastanede geçiren başarılı oyuncunun sağlık durumunun iyi olduğu açıklandı. Köln maçta ikinci yarıda attığı gollerle Karlsruhe’yi 2-0 mağlup etti.

ve altında hala izlemeye cesaret edemediğim ve asla da edemeyeceğim bir adet video..
bazı insanları sevdiğinizi bilirsiniz, bazılarını sevmediğinizi bilirsiniz.. bazıları için de yahu bu insanı seviyormuşum! diye düşünürsünüz.. ben bugün onu düşündüm.. ve insan sevdiği insanlara acıyı yakıştıramıyor..
ben onu böyle görmüşüm:






böyle olmasını yakıştıramam ki :'(


iyi ol be kaptan.. nolur iyi ol..

BeN

blogumu okuyan bir kişiyi daha öğrendim.. evet sorumluluklarımın bilincindeyim benim de bir okuyucu kitlem var (H) sağolsun yorumda da bulundu.. haklı olarak neden bu kadar olumsuz olduğumu merak etmiş.. insan mutluyken korkar çünkü.. göze gelmekten, başkalarının diline düşmekten v.s. korkar.. ve genelde insanlar mutlu olduğunda değil üzgün olduklarında bağırmak, çağırmak, isyan etmek isterler..

belki insanlar böyle değildir de böyle olan sadece benimdir..

bunu öğrenmek zor..

insanların benle ilgili yaptıkları yorum ya da genel olarak söyledikleri söz, yaptıkları şaka benim için çok önemlidir.. evet paranoya bi yerde ama kafama birsürü acaba yerleşir.. bu seferki acabam: "acaba mutluluklarıma haksızlık mı ediyorum" oldu..

uzun saatler sonrası cevabın evet olduğunu anladım..

hiçbir zaman avunabilen biri olamadım.. çok istedim ama olmadı işte yapı meselesi.. ama bak şu da var dan ziyade şu varsa var ama böyle oldu ya Allah kahretsin dedim hep..

evet bu nefret ettiğim özelliklerim sıralamasında ilk 5'e girer..

haksızlık ediyorum..

özellikle de en sevdiğime..

hem de en çok ona..

kendime gelme zamanı..

artık pozitif şeyler okuyacaksınız umuyorum ki..

daha fazla soru işaretleri yok..

cevap tek çünkü..

TEK!


yine bir şarkı dönüyor..

demir demirkan-aşktan öte..


aşkıma.....


dünyanın en harika adamına.......

sessizce akar zaman..yalnızlık gövden olur..

durmadan yoklar seni..her soluğun deprem olur..

kaçıncı dinleyişim bilmiyorum.. kusana kadar dinlemek istiyorum..

bu hayat bana fazla geliyor artık.. bünyem, midem kaldırmıyor.. kaçmak istiyorum.. bilmediğim, kimsenin olmadığı yerlere..


kovaladım da ne oldu..

kaçıcam artık..

yalnız kalmak istiyorum..

evde,

dışarda,

sokakta,

dünyada...


her nerde mümkünse artık.. kovalamak isteyen var mı bilmiyorum ama varsa söyleyin yapmasın..

kendime bildiğim bütün bedduaları ediyorum.. belki birinden biri tutar diye.. bunları, bu şekilde hakedicek ne yaptım bilmiyorum.. umarım bi an önce bana yol verilir.. BIKTIM!..

21



iyi ki doğdun..

dün bu sözü o kadar çok insan söyledi ki.. ve ben her söyleyen insanda o kadar çok mutlu oldum ki..


ailem..


arkadaşlarım..

aşkım..



size sahip olduğum için o kadar şanslıyım ki.. dün gelen mesajlardan şımardığımı hissettim.. bi ara telefonum çalınca üff yine biri msj atıyodur dedim.. utanıyorum ama o kadar hoş bişey ki bu :) insanlar seni hatırlıyor.. en özel gününde yanındalar.. "insanlar kendi doğumgünleri de olmasına rağmen msj beklemeyip sana gecenin 12sinde mesaj atıyor.."



beni bilen bilir göz önünde olan şeyleri değil küçük detayları çok severim.. o yüzden çok mutlu oldum dün.. eve geldiğimde facebook wall umda yeni 7 ileti görmek bile harikaydı.. o anki mutlulukla cevap vermeyi bile unuttum :D

çokça mahçup da oldum.. yeni kararlar aldım bol bol.. uygulayacak mıyım? deneyeceğim..



unutanlar size bişey demiyorum alacağınız olsun :P (şaka bi yana unutan var mı bilmiyorum :D çetele tutmam, tutmayı da tutanı da sevmem.. benim için kimin unuttuğu değil kimin hatırladığı önemli..)



bir notum da belediye başkanına sayın belediye başkanı ya şu adalar vapurlarını büyüt ya da merdiven aralarını konforlu hale getir sırtım ve üstüne oturduğum organım hala ağrıyo :D



harika bir gün, beni hatırlayan, yalnız bırakmayan harika insanlar, bütün günü yanında geçirdiğim harika adam.. sırf bunlar bile iyi ki doğmuşum ulen demeye yetiyor..






tanıdığım en sevimli adamdan aldığım en sevimli hediyelerden biri :) dün eve ulaştırması külfet gibi görünse de o kadar mutlu oldum ki :) utanmasam bütün gün elimden düşürmeyeceğim :) teşekkür ederim.. yüzüne bakmak bile o kadar mutlu ediyo ki beni.. var olduğun, yanımda olduğun, beni gülümsettiğin için teşekkür ederim.. Allah dileklerimizi kabul etsin :& (gerçi pasta bile kesmedin bana ama :P) iyi ki varsın aşkım.. "hep ol!"

herkese çok çok teşekkür ederim.. harika bi gündü.. günümün harika geçmesinde payı olan herkesi çok seviyorum.. iyi ki varsınız...

..

bazen hiç farketmediğin bir şey bir anda gözüne sokulur.. bana da öyle oldu demin.. kendime çemkirdim biraz.. dikkatsizliğime.. ben susuyorum Aslı konuşuyor:

Anladım bugün yine
Karar verdim incinmemeye
Herkes için kolaysa
Bir kırık kalp eksik,fazla

Artık,artık...

Gerçekler sizin olsun
Hayallerim benim olsun
Ben zaten alıştım
Boğazım düğüm düğüm olup susmaya
Herkese,kendime acımaya...

keşke hayat bu kadar sinir bozucu olmasaydı..

"figüran"

evet hayattaki rolümü nihayet buldum.. bir bütün gecemi feda ettim ama sonuçta buldum.. "figüran" hatta röportaj yapılırken arkadan kafasını uzatıp (elinde tel olması tercih sebebidir) el sallayıp kendini televizyonda tutmaya çalışan bir zavallı... hiçbir zaman hiçkimsenin hayatında başrolü geçtim yan rollerde bile olamayacak "sığıntı"..

tam bu esnada the rasmus söylüyor-sail away.. bu şarkı bana hiç bu kadar dokunmamıştı.. neyse herşeyin bi ilki olmalıdır diip saçmalama konusunda arşa değelim..

yazmak istediğim o kadar çok şey var ki.. sayfalarca yazabilirim belki onlarca sayfa.. tabi eğer yazmak herşeyi çözseydi...

devam edemiyorum.. gücüm yok.. siz siz olun kimseyi hayal kırıklığına uğratmayın.. çok boktan birşey...
neden olduğunu bilmediğim kocaman bi sıkıntı var içimde.. hani şu sık sık olan biri oturmuş ta nefes almana bile izin vermiyormuş hali..

nedenini biliyorum.. hayatımdaki olumsuzlukları gözüme sokuyorum ısrarla! mutlu olduğum zamanlarda bile kafamı küçücük birşeye takmam içime ediyor.. neden yapıyorum? cevap yok tabi ki..

ben böyle değildim.. hayatım boyunca pollyannacılık oynamaya çalıştım.. (evet o sevmediğim aptal kelimeyi de kullandım "pollyannacılık") ama bak güzel şeyler de oluyor dedim hep.. artık olan güzel şeyler sürekli gölge altında.. ya da ben onları ısrarla dibe yolluyorum.. demin ne olduğunu hatırlamadığım bi şarkıyı dinlerken "ulan ölsek artık yaa" dedim istem dışı.. neden yaptım bilmiyorum ama bi an öyle düşündüm..

insan neden sürekli istekleriyle vicdanı arasında kalır? o kadar ters şeyler midir bunlar? ve neden ben sürekli vicdanımı baskın tutmaya programlanmışım.. neden istemediğim şeyleri kabul etmek zorundayım.. neden hep fedakarlık yapan, sinirlenen, kırılan, mecbur kalan ben oluyorum.. ben fedakarlık yapılmayacak ya da ne bilim alttan alınmayacak kadar iğrenç bi insan mıyım?

evet biliyorum harika insanım, aşkolsun bana, böyle şeyler düşünmemeliyim falan filan...

pek inandırıcı gelmiyor hak verirsiniz ki..(hak veren ya da vermeyen bi okuyucum var mı onu bile bilmiyorum..neyse canım mehmetcim okuyor saçmalıklarımı sağolsun :) )


tam bu anda Cenk söylüyor:

"döndüm dönüyorum
dur durak bilmeden
yorgun yörüngemde
her zaman yalnız gezen ben"

beni anlatıyor sözünü saçma sapan buluyorum ama bu sefer kullanmalıyım sanırım..


let's sing the bard song diyor.. bu gecelik bu kadar, nefes alasım yok bu gece.. ben buhranıma geri dönüyorum.. kendinize ii bakın..