play it..play as time goes by..

zor ve yoğun bir haftasonu geçiriyorum.. tabi keyfi yoğunluklar ama en az hayat kadar bunlar da yoruyor insanı..

cuma "güneşin oğlu" izlendi.. cumartesi haftalardır hazırlanılan yakın arkadaşımızın nişanına en grip halimizde kısa kollu kıyafetlerle gidildi.. bugün ise aylık geleneğimiz olarak sadabad sahnesiyle kavuştuk, bol bol özlem giderdik :)

hayatta en keyif aldığım yerlerden biridir tiyatro.. hani şu sinema mı tiyatro mu sorusunu sorarlar ya ben çok gülerim ona.. hele bi de sinema tabii ki efektler başka nerde var diyenlere gülerken ağzımı bile kullanmam..

bu ayki seansımız "Tekrar Çal Sam" idi.. Oyuncular Şehir Tiyatrolarını takip eden insanlar için hiç de yabancı değildi.. Lüküs Hayattan hatırladığımız Arda Aydın, Sezai Aydın; defalarca oyununu izlediğim Emrah Özertem, Sevinç Erbulak..

gayet başarılı bir iş çıkarmışlar.. keyifli 2 saat geçirmemize sebep oldu oyun.. Humphrey Bogart'ın Casablanca filmi gösteriminde söyledikleri hala aklımda..

"onun yanında olmazsan pişmanlık duyacaksın.. beki bugün değil.. belki yarın değil.. ama bir gün mutlaka.."

işin en ilginç kısmı filme dair başlıkta sözünü yazdığım şarkının bir kısmı çalındı ve ben eşlik ettim.. hayatımda hiç dinlemediğim ingilizce bir şarkıya eşlik ettim.. hala bilmiyorum nerden bildiğimi.. belki 1942 yılından sonra ölüp reenkarne olmuş bir bedenim (tööbeee) belki de şarkıları tamamlama "gift" im var.. çözemedim..

insanların benim yaptığım şeylerle benden mütevellit ilgilenmesinden hatta benim kullandığım kelimeleri kullanmalarından rahatsız olurum genelde.. herkes kendi ilgi alanını, ilgi alanlarıyla ilgili yerleri/siteleri/ürünleri/v.s leri kısacası benliğini kendi bulmalı bana kalırsa.. benden bir şey beğenildiğinde oyuncağını vermek istemeyen küçük kız kıskançlığına bürünüyorum.. o yüzden bu konuda dürtüldüm mü ters bir insan olabilirim haberiniz olsun ;).. ama tiyatro mevzuu hariç..

bugün oyun başlayana kadar salon çok boştu.. kapılar kapanıp oyun başladıktan sonra da içeri gelenler oldu da sonradan doldu.. üzüldüm bu duruma.. mekanikleşen dünyadaki mekanik olmayan nadir şeylerden tiyatro bu kadar az ilgiyi haketmiyor diye düşündüm.. keşke her koltuğa yetip doldurabilsem gibi manyakça düşünceler içerisine de girdim :D o da benim manyaklığım olsun..

manyak demişken.. bu günlerde etrafımdaki manyakların sayısı arttı.. daha ne kadar sûkunetimi muhafaza edebilirim bilemiyorum.. ama kendimi şaşkınlıkla izliyorum =))

son söz; bize oyun başlamadan beatles, sting, cat stevens v.s çalan, bizden sıcak çayını esirgemeyen Kağıthane Belediyesi'ne teşekkür eder şükranlarımızı sunarız efendim :)
2 Responses
  1. Selin Says:

    ben yazacaktım yaaa :(
    neyse ben de yazarım :p


  2. Canan Says:

    yaz ya ben özet geçtim zaten.. hem beni kaç kişi okuyor ki senin kitlen daha fazla :P