bir vazgeçiş öyküsü

oturdu yine en sevdiği yere.. şehrin kalabalığından kurtulduğu, içinden gelenden başka hiçbir sesin duyulmadığı yerdi burası.. zaten onu dinlemeye gelmişti ya.. sıra ondaydı, aylardır susturduğu seste..

sorgulamaya başladı yaşamını..

doğrular..

yanlışlar..

eksikler.. 

fazlalar.. 

her şeyi olduğu gibi kabul etmeyi öğreneli çok olmuştu.. o yüzden neden böyle oldu demiyordu.. bir de yaşadıklarından bir şeyler öğrenmeyi becerebilseydi ya!

yanında müzik dinleyebileceği bir şeyler olmadığı için lanet etti bir kez daha.. sonra düşündü.. ne ihtiyacı vardı ki buna.. kendi de söyleyebilirdi ne isiyorsa.. kimi rahatsız edecekti ki..

hayatında önemli bir yeri olan birinin ölümünü hatırladı birden.. onun söylediği bir şarkıyı.. ıslıkla başladı.. titriyordu.. üşüyordu..

"ne ağlarsın benim zülfü siyahım

bu da gelir bu da geçer ağlama

göklere erişti feryadım ahım

bu da gelir bu da geçer ağlama"

gözleri doldu birden.. iyi de o buraya yenilenmeye gitmişti, yine ağlarken yakalıyordu kendini.. "belki de zehri akıtmanın en doğal ve en doğru yoludur ağlamak" diye düşündü.. izin verdi gözlerinin daha fazla nemlenmesine..

martı sesiyle irkildi.. o kadar sessizdi ki bir canlının daha yakınında olması ürkütmüştü onu.. hep istediğinin bu olduğunu hatırladı.. sessizlik.. huzur.. en kalabalık yerlerin birinde yaşıyor olması çelişkisi bile hayattan nefret etmesi için yetti ona.. sahi ne istemişte tersini vermişti hayat ona.. inat gibi..

o da inatçıydı önceleri.. her şeyi yapardı istediğini elde etmek için.. vazgeçti bugün.. çekmeye karar verdi elini eteğini.. kaybeden olacağını bile bile kovalamak neye yarardı ki..

rüzgar iyice şiddetleniyordu.. daha çok üşüyordu.. zaten onun da en sevdiği his buydu.. 

rüzgar.. üşümek..

bu seferki kararı alıp alıp vazgeçtiklerinden olmayacaktı.. emindi.. sonu ne olursa olsun gitmeye karar verdi.. uzaklara.. ondan, bundan, şundan, hepsinden uzaklara..

hem en sevdiği duygu yalnız olmak değil miydi, neden bunu bile bile izin veriyordu ki insanların onu üzmesine.. onlarsız da mutlu olmayı öğreneli çok olmuştu..

"bir keresinde uzaklaştı evinden

saçlarını kestiler

kalbini kanattı insanoğlu

en derinden..."

bunu bile bile çabalamak nedendi ki? hayatında hiç olmadığı kadar yorgun hissediyordu kendini.. o kadar istedi ki her şeyden kaçabilmeyi.. 

bir hışımla kalktı ayağa.. üzerindeki ölü toprağını atmak istemişti.. bu kalkış bile iyi geçmişti ona.. sanki kafasındaki milyarlarca şeyi oturduğu yerde bırakmıştı.. hepsi dökülmüştü eteğinden.. göğsündeki baskı azalmıştı adeta..

en sevdiği yolda yürürken o şarkıyı mırıldandı bu sefer.. rahatladığını hissediyordu..

"işte gidiyorum, bir şey demeden

arkamı dönmeden, şikayet etmeden

bir şey almadan, hiçbir şey vermeden

yol ayrılmış görmeden

GİDİYORUM.."



benden bu kadar diye bağırdı tüm gücüyle.. yoruldum!

3 Responses
  1. The Metonian Says:

    birileri bana bir yazımda "vazgeçmek için çok gençsin olmuyor böyle" demişti zamanında (: iade-i yorum yapayım (:


  2. CaRtMaNtR Says:

    aslında bazen vazgeçmek gerekiyor hayatta ama ben o tür şeyleri becerebilenlerden değilim şahsen. onu kıvırabilenlerede şapka çıkarıyorum :D


  3. Canan Says:

    @deli
    yaşamdan değil tabii ki de bazı şeylerden vazgeçmek gerek sanırım.. en azından benim için..

    @cartmantr
    ben de değilim aslında.. ama çabalıyorum, zorundayım :)