defalarca yeni kayıta basıp geri çıkıyorum.. yazmak istediğim ne varsa bir anda anlamını kaybediyor sanki.. ya da yazılmaya değmez görüyorum yazacaklarımı..

bahsetmek istediğim yüzlerce konu var aslında.. ama yazıya geldiğimde, konuşmak istediğimde, her zaman ağzımdan hızlıca, durmaksızın dökülen kelimelerin yerini sukûnet alıyor.. yazıp yazıp siliyor ve klavyenin back tuşunu kullanıyorum..

güzel şeyler olmuyor artık.. sadece benim için değil sevdiğim herkes için.. ben her şey güzel olacak diye her düşünmek istediğimde karşımda kocaman bir duvar çıkıyor.. ya da ben insanları buna her ikna etmek istediğimde karşımızda olmayacağını gösteren şeyler çıkıyor..

artık uğursuz olduğuma iyice inanmaya başladım :) çevremdeki insanların yaşadıklarını, üzüntülerini kendinden çok dert eden biri olarak çevremdeki herkesin üzgün olmasının üzerimde olumlu hiçbir etkisi olmadığı muhakkak..

sevdiğim biri kendisi için bir insanın bütün işleri ters mi gider yahu dedi dün.. gerçekten de böyle olmaz mı ya da olmuyor mu? biriyle tartıştığında, seni üzecek minicik bir şey olduğunda etrafında binlerce sorun varmış gibi gelir insana.. önceleri tesadüf olan adlandırdığı otobüs kaçırması bile bir anda sinirden çıldırtacak hale getirir..

ya da sonucu bile bile çıkılan sınavdan beklediğin sonucu almak ne kadar üzebilir ki insanı? benimki maksimumudur herhalde.. peki ya bıkkınlık? ne zaman geçer ki?

yine de bir yerlerde bir şeylerin umudu olmalı değil mi? güzel şeyler olacak dedikçe pozitif bir şeyleri çekiyor olamamız gerekmez mi?

yine bir sürü soru sordum :) gece barış manço özel programını izledim.. insan sevdiği insanların yok olmasının yarattığı boşluğu zaman zaman farkedemiyor ya da unutuyor.. küçüklük idolümdü o benim :) pazar sabahlarının değişmezi Adam Olacak Çocuk ve hemen ardından Dönence.. öldüğüne deli gibi üzüldüğüm ilk insan.. bir şeyleri farketme yaşımdı sanırım..

karmakarışık bir yazı, kafam gibi.. ama bir şeyler anlatmak istedim işte..
3 Responses
  1. buraneros Says:

    Yazma konusunda, emin ol yazmayı ciddiye alan herkes senin çektiğin sıkıntıları yaşıyor:))Ama şöyle bir önerim olabilir:Hiç silmeden ne geliyorsa yaz önce; hemde kafandaki herşeyi,gerekirse farklı konuların tümünden cümleleri, yetişebildiğin hızda aklından geçenlere...hiç önemseme devrikliklerini kusurlarını...sonra onları konularına göre ayıkla not defterlerine ..sonrada hangisini canın ne zaman isterse al ve üzerinde düzeltmeye başla,yeni cümlelerini ekle,beğenmediklerin üzerinde düşün düzelt...eğer daha önce denemediysen bir dene bu yöntemi:))yada konuşur gibi düşünürken bir ses kayıt cihazına kaydet ne var ne yoksa,sonra istediğn gibi deşifre edersin notlarını:))Kolay gelsin;)


  2. diamandi Says:

    karışmak..... bir zamanlar birine demiştim.... "saçının karışık olması kafanın karışmış olmasından iyidir... taraga gerek kalmasa keşke... daha zordur kafanın karışık kalması..."

    nedense geldi aklıma....


  3. Canan Says:

    @buraneros
    artık daha fazla zaman bulabileceğimi düşünüyorum.. önerilerini deneyeceğimden emin olabilirsin.. teşekkürler :)

    @diamandi
    güzelmiş, teşekkür ederim..keşke tek karışık olan saçımız olsa ve sadece bir tarak darbesiyle düzeltebilsek ne güzel olurdu değil mi?