postcrossing

yaşlı teyzeler vardır hani.. bir kedi / köpek alırlar.. hayatlarının merkezine onu koyarlar.. bir insandan, bir evlattan çok severler onu.. heroesdaki mr.Muggles&Anne diyalogu gibi..

ben de kartlara dadandım bu ara.. yaşlarımız aynı olmasa da yaşadıklarımız ortak.. terkedilmişlik.. anlaşılmazlık.. yalnızlık..

neyse amacımızdan sapmayalım.. dedim ya kartlara dadandım diye.. bugün de bana gelenleri paylaşayım istedim.. bugünü geçirme şeklim de bu olsun.. başlıyorum müsadenizle.. tıklayıp büyütebilirsiniz resimleri..





bu gelen ilk kartım.. hollandadan Chantal isimli bir arkadaşımız göndermiş.. cardda "good luck from groningen" yazılıymış.. postcard için çok güzel bir başlangıç.. şansıma olumlu etki yapmasa da..
bu da onun pulu..




bu ikinci..finlandiyadan gelmiş.. en sevimlilerinden biri kendisi.. Tiina isimli 17 yaşındaki bir arkadaştan.. Terverisiä Suomesta (greetings from finland) mimun nimeni on Tiina ja minä olen 17 vuota vanha.. (my name is Tiina i am 17 years old) sözcüklerini kendisinden öğrendik pek bi mutlu olduk :)

pulu ve sevimli kelebekleri için hemen aşağıya bakınız :)












3 numara :) Frisco/Texas USA dan.. Daw Family sağolsun elleriyle yapmış bu sevimli kartımızı.. kendileri friscoyu hiç sevmiyorlarmış sürekli dallasa kaçıyorlarmış ama biz sevdik.. en azından sessiz sakin bir yere benziyor :) bu da ailemizin pulu :)




4 ve 5 beraber geldi.. o yüzden rastgele koydum.. ikisine de çok fazla sevindim..




bu 5 yaşında dünya sevimlisi bir kardeşimize ait.. ismi Mina.. insanlar 5 yaşında başkalarına kart atabilecek hale geliyorlar bu harika birşey bence.. deutschland ın traditional cloth uymuş.. sadece seramonilerde giyiliyormuş.. alles gute fürdich demiş bize.. kısıtlı Almancamızla biz de anladık ama o yine de yazmış "All the best for you" mealinde diye.. üzerine bir de hello kitty stickerını layık görmüş bana.. yolda görsem yanaklarını deli gibi sıkmak isteyeceğim türden bir arkadaşımız :)




ben 5 yaşındayken diğer ülkelerin varlığından bile habersizdim be :P
bu da sevimli kardeşimizin stickerı ve pulları.





pulları da harika yaf.. 5 yaşındaki bir çocuk bu kadar zevkli olamaz.. demek ki neymiş anne faktörü çok önemliymiş :P






5 numaramız.. bu da finlandiyadan.. durup durup bakıyorum.. resmi muhteşem.. en sevdiğim çiçek olan papatya.. mis gibi çocukluğum kokar kendileri...

16 yaşında bir kardeşimizdenmiş.. ismi Henna.. moi ja terveisiä Suomesta yı öğretmiş bize sağolsun :) moi ja haricindekini öğrenmiştik zaten 2. kartımızda.. moi ja hello demekmiş.. Türkiye'ye kart yolladığı için çok heyecanlıymış zira iki kez marmarise gelmiş ve annesiyle beraber tekrar gelmeyi umuyorlarmış.. bu seneki eurovision şarkımızı ve Tarkanı çok seviyormuş.. Tarkan'a dünya yıldızı dediklerinde gülen varsa buyursun lütfen.. aha da Finlandiyadan hayranı var adamın.. kıl oldum abi klibini gönderip herşeyi bitirsem mi :)) pul seçimi de harika arkadaşımızın.. ülkemizi çok sevmiş sanırım bu kadar özendiğine göre =))



şimdilik bu kadar sayın okuyucular.. yenileri geldikçe seve seve paylaşırım sizle..

bugün cumhuriyetimizin bayramı.. bugün 29 ekim.. kutlu ve mutlu olsun.. sonsuza dek..


bugün de devrim arabalarına gittik ailecek.. anlatmaya takadim yok.. çok yorgunum.. bedenen olmasını mislilerce tercih edeceğim bir yorgunluk..

sLn anlatmış benim yerime.. eğer benimkini okuyup onunkini okumayan kimse varsa burdan buyurabilir..

http://slnnn.blogspot.com/2008/10/devrim-arabalar.html

herkese iyi günler dilerim..
çok kalmayacağım.. bu akşam 70li yaşlarında biri beni mutluluk sarhoşu etti resmen.. günün bütün negatifliğini aldı üzerimden.. birini mutlu etmek çok güzel duyguymuş..

Hello, Canan (I hope I spelled your name right!) Thank you for the wonderful
card you sent. I love the puppets! I am looking forward to visiting the
website you included on the card so that I can find out more about them. I
enjoy doing online research! I have received several Moomin cards from Finland,
but yours is the first puppet card I have received and I really like it! Thank
you for explaining the 'shadowplay' to me! That always helps so much.
Thankyou, again, for the card!
Best wishes to you!
Shirley

"I didn't know, until I read your profile, that you are new to Postcrossing. If you will e-mail me your address, I will be glad to send you a card. I love sending them. You can send your address through Postcrossing or you can use my own e-mail address: *******

Have a nice day!
Shirley"

ortaoyununu anlatmıştım kendisine :) birinin benim yolladığım kartla bu kadar mutlu olması beni çok mutlu etti.. özellikle böyle bir günümde bunları okumak beni daha da çok mutlu etti..

ne demiş şair, şarkıcı, sunucu herbişey EG


herşeye rağmen gökyüzüne bakıp güzel bişeyler hissetmek ne güzel =))

ssshhh

deliliğe vurmak diye bir tabir vardır.. çok kullanmam ama yaşıyorum şu sıralar.. gerçek manada deliliğe vurdum..

dibine kadar saçma sapan şeyler yapıyorum.. o kadar çok insanı dinliyorum ki ve kafam o kadar karışık ki.. sonra pişman oluyorum ama elimden hiçbir şey gelmiyor.. evet yine bir pişmanlık anındayım.. insan olaylarda başkalarından çok kendine kızıyor sanırım.. tek başına kaldığında, yastığa başını koyduğunda en çok kendine kızıyor.. ya da başkalarına kızamıyor oluşunun acısını kendinden çıkarıyor..

insan diş fırçasının hangisi olduğunu unutur mu? ya da biriyle yaptığı uuuupuzun diyalog sonrasında o insanı o gün gördüğünü? hangi otobüse bindiğini? neden beyin unutmak istediği şeylere kendi karar verir ki?

ben de bugün itibariyle yeni bi karar verdim.. susmaya.. blog filan da yazmicam artık.. şimdiye kadar konuştum da ne oldu? belki en iyisidir susmak.. zehrini alır insanın..

belki de değildir bilmiyorum.. ama umrumda da değil.. bir kez de bunu denesek ne çıkar..

güzel filmler geliyor bu ara gösterime.. sLn ile gitmeye kararlıyız çoğuna.. ne kadarına yetişiriz bilmiyorum ama vakit bulursanız gidin.. sonra güzel güzel günler geçirin.. gülümseyin.. çevrenizdeki insanların gülümsemesini sağlayın.. insanları sevin, kendinizi sevin.. söylediğiniz sözlerin size de söyleniyor olabileceğini düşünüp ona göre tartıp söyleyin.. tiyatroya gidin.. (ilkini sLn anlatmıştı yeni biletimizi de aldık.. "Tekrar Çal Sam" hem de bu sefer 40 kez bilet aldığım siteden öğrenci kısmını işaretlemeyi de unutmadım.. başımda sLnin oluşu faktörünü de unutmamak gerek tabi..) siz de yapın işte birşeyler.. ben yokmuşum gibi.. zaten belki de hiç olmadım ki..

bu arada okuyucularım diye bir zımbırtı ekledim bloguma..eğer yazdıklarımı beğeniyorsanız ya da okumaya değer buluyorsanız bir ara tıklayıverin.. orda birini görmek beni çok mutlu edecektir emin olun :)

çok konuştum farkındayım.. haydi hep beraber ssshhhhhh...

CEVDET: Bu yıl kış uzun süreceğe benziyor.
SEDAT:Öyle görünüyor
CEVDET: Eskiler buna pastırma yazı der
SEDAT: Sonbahar yaprakları hala yerlerde, çiğnenmiş sonbahar yaprakları.
CEVDET: Kış uzun sürecek
SEDAT: Belkide ömrümüzün en uzun kışı Cehennem en uzun kışı
CEVDET: Eve uğradım burada olduğunu söylediler. Buketle birlikte.
SEDAT: Buket..
CEVDET: Nerde o?
SEDAT: Gitti. Biliyor musun? Ceyhunla evlenecek.
CEVDET: Emin misin?
SEDAT: Evet.
CEVDET: Belkide evlenmez ne bilim bakarsın bi terslik olur.
SEDAT: Hepsi gittiler Cehennem. Ne Yeşim kaldı, ne Melek, ne de Buket.
CEVDET: Havada gittikçe serinliyor.
SEDAT: İçime kar yağıyor Cehennem. Bütün sonbahar yaprakları çürüyor.
CEVDET: Gidelim.
SEDAT: Beni yalnız bırak
CEVDET: Peki.
SEDAT: Cehennem! Git onlara deki; Sedat Yalçın bi daha asla aşık olmicak.



dünyanın en güzel dizisinin dünyanın en güzel diyalogu..öle işte..
canım yine yazmak istedi.. ne yazacağımı bilmiyorum.. büyük ihtimal yine sıkıcı bir yazı olacak buraya kadar gelmişseniz devam etmeden önce iyi düşünün derim..

önceden söylediğim üzere okulum pazartesi günü başladı (!) tabi buna başlamak denirse.. iki gündür pek değerli hocalarımız toplantı yapıyormuş.. gidip gidip boş dönüyoruz.. daha doğrusu dönmüyoruz.. sabahın köründen arkadaşlarla buluşmak enteresan bir duyguymuş yaşıyoruz ama tavsiye etmiyoruz efendim uykunuzu alın önce..

yarın yine erkenden okula gideceğiz.. bakalım hocalarımız teşrif edecek mi.. etmeyecekse de değişik planlarımız var buluruz birşeyler ;)

hayatın değişik yönlerini keşfediyorum bu aralar.. inişlerini, çıkışlarını dibine kadar yaşıyorum.. çıkışlarını yaşarken seviniyorsak inişlerini yaşarken de üzülmeyi bilmeliyiz değil mi? ya da belki bu hayat başka bir dünyanın cehennemidir bilemeyiz ki..

cumartesi günü disco kralının ilk bölümünü izledik ailecek.. başından sonuna kadar her karesinde Gürgen&Murat ikilisini arayarak.. ilk defa bir Okan Bayülgen programında bu kadar sıkıldım yahu.. ışığı kapamaya üşenmesem sonuna kadar bile dayanamayacaktım.. ilk haftanın azizliğine veriyoruz efendim.. daha iyi olacak inşallah..

dün gece açığı kapamak için youtube dan bol bol videolarını izledim ikisinin.. uzun zaman sonra gülmek, kahkaha atmak, bunu sessiz yapmaya çalışmak, beceremeyip nefessiz kalmak ve bir süreliğine de olsa hiçbir şey düşünmemek çok güzeldi.. canı sıkılanlara tavsiyemdir..

bir yerden tutunduysak hayata, boşa geçirmemeli bırakmamalı değil mi?

ülker çikolatalı gofret

rüyalarımla ilgili yazdıklarımı iki yazı aşağıda bulabilirsiniz.. dün gece tavan yaptı bu saçmalıklar.. itiraf edeyim komik gelmedi değil.. son birkaç günde gülmeme vesile olan tek olay bu oldu hatta..

efendim Mimar Sinan'ın Süleymaniye Camii ile ilgili bir olayından bahsedilir.. Koca Sinan yaptığı işin planını sütunların arasına koymuş restorasyon yapılması gerektiğinde uğraşılmasın diye.. rüyam da burdan esinlenilmiş sanıyorum.. şöyle ki;

sol ayak baldırımda 3 tane delik ve bu delikleri kapayan tıpalar çıktı.. Atam (o bu rüyada geçtiği için kendimden utanıyorum:( ) bu konuda birşeyler yazmış o tıpamsı şeylerin altında önemli şeyler varmış.. kim olduğunu hatırlamıyorum ama yengem olması kuvvetle muhtemel tek tek tıpaları çıkarıyor biz de altında ne olduğunu görüp şaşırıyoruz..

birincisinden beyaz bir sıvı çıktı.. süt gibi.. ne olduğunu hatırlamıyorum ama aaa diye bir yorumda bulunmuştuk onu hatırlıyorum..

üçüncüsünden ne çıktığını net hatırlamamakla beraber su gibi birşey olduğu kalmış aklımda..

sıra geldi ikincisine.. bildiğiniz orijinal boy, bütün ülker çikolatalı gofret çıktı efendim.. hem de o kadar şaşırdık ki aa bu bir mucize filan diye.. ayağımda olmasına şaşırmadık da.. kabı yoktu ama senelerdir yediğim gofreti tanırım.. kabı da ayağımı acıtmasın diye mi yoksa reklam olmasın diye mi yoktu onu bilmiyorum..

merak ediyorsanız söyleyeyim o çikolatayı yemedim.. çok iğrenç olurdu yaf ıyyy :S

diğer rüyalarımda ise kendime simli bir ruj sürüyordum, 3 yaşındaki kuzenimin mektup arkadaşı vardı, ailecek kahvaltı yapıyorduk, kardeşimle yüzlerce dev oyuncak satın almıştık ve daha hatırlayamadığım birkaç tane rüya.. hepsinden sonra da tek tek uyandım.. hayır deli değilim bakmayın bana öyle..

çikolataya ihtiyacınız olursa beni çağırabilirsiniz.. gerçekte tıpalar yok ama inanırsam baldırımdan ülker çikolatalı gofret çıkarabilirim bence.. al sana bir imkansız daha.. Adam Fawer çıksın olasılıklı desin bakim 8-)

uyandım mı tekrar uyumak istiyorum.. uyudum mu bir an önce uyanmak istiyorum.. böyle bir kısır döngü devam ediyor.. Allah yardımcım olsun..

siz siz olun aklınıza mukayyet olun değerli okuyucularım.. (slogan gibi oldu bu da)

karanlıklar uzaklaştı, okul vakti yaklaştı

böyle bir çocuk şarkısı vardı.. başını sonunu hatırlamıyorum pek google dan bakamayacak kadar da üşengecim.. merak edenler bakıp azcık bilgi verirse iyi olur bana da :)

yazının başlığından anlayabileceğiniz gibi okulum açılıyor artık.. (evet benimki bu kadar geç açılıyor) değişiklik yoksa pazartesi günü 3. sınıfımın ilk okul günü olacak ve ben yine aynı ikilemdeyim.. evde durmaktan çok bunalmanın verdiği okula gitme isteği; derslerden, binadan, görevlilerden, hocalardan, sabah erken kalkmaktan nefret etmenin getirdiği evde oturma isteği..

aldığım eski duyumlara göre bu sene ikinci yabancı dil olarak çince, ibranice, lehçe, rusça ve bi tane daha dilden birini seçecektik.. neyse ki o duyum yalan çıktı sanırım.. kendimi bu dillerden birini öğrenek için cebelleşirken düşünemiyordum çünkü.. çinceyi seçmek istemiştim ben bunların içerisinden.. çekik gözlü kardeşlerime dair tek bildiğim "yattaa" bir de "watashi wa" (candy'den o da) iken heves etmiştim işte.. ama yanlış olmasına üzüldüm dersem çarpılırım :)

hiçbir zaman okul için çok hevesli olmadım.. lisedeyken de sevmezdim.. üniversitede liseyi özlediğimi düşünürsek ileride de bu günleri özleyeceğim aşikar.. ama ben yine de istemiyorum işte.. bi gün gözlerimi açayım ve her şeyim düzene girmiş olsun istiyorum.. harika bir hayat beni bekliyor olsun istiyorum.. etrafımda güzel insanlar olsun istiyorum.. o dünyada kimse kimseyi üzmüyor, kırmıyor, kimse acı çekmiyor, herkes mutlu şekilde hayatını sürdürüyor olsun istiyorum..

kim demiş imkansız diye bir şey yoktur diye 8-) bakın ben buldum bile.. yine de isteyince ne kaybederiz ki? dualarımızı gerçekleştirmeyecek olsaydı istemeyi vadetmezdi değil mi?

bu sırada 110 çalıyor efenim..

şimdi kapı çalsa
sen elinde bavulunla
sevgilim ben geldim desen
hep beni sevsen...

kapının çalmasını bekleyen herkese gelsin 8-)

düş

anlamsız rüyalar görüyorum bu ara.. rüyamda bitler oluyor, halamla uçağa binip bi yerlere gidiyorum.. sora orda how i met your motherdaki Barney'e benzeyen biriyle tanışıyorum, muhabbet ediyoruz Türkçe.. (tabii bunda 1. sezonu ikinci kez izleyişimin de payı var) sonra birileri tarafından kovalanıyorum.. kaçıyorum.. yoruluyorum..

ruh halim mi bozuk bilmiyorum ama her seferinde yataktan sıçratarak uyandıracak kadar tuhaf rüyalar görüyorum.. sonra telefon... her sabah avea mesaj yollamasa ölür di mi.. ya da zamanında gelmeyen raporların gelesi tutmasa..

tatsızım.. genelde insanlar canı sıkkın olduğunda yazar ama bu sefer yazamayacak kadar tatsızım.. insanları daha fazla tanımaya, tanımlamaya karar verdim bu ara.. kimler yanımda, kimler yanımda gibi duruyor, kimler benimle gülmeyi seviyor hepsini tanımlamaya çalışacağım..

bu seferlik bu kadar olsun.. günlerdir olmasını istediğim şeyi bir de burdan isteyeyim müsadenizle.. kumral, at kuyruklu, 2-3 yaşlarındaki, cıvıl cıvıl ve dünya sevimlisi kız... yine rüyama gel olur mu?